İnanmalı insan, güzel günlerin geleceğine de yarınların bu günlerden daha güzel olacağına da, inanmalı ki enerjisi yükselsin, sağlıkla, dinç ve umutlu hayatına devam edebilsin. Kadere inanmak inanmamak farklı şey, insan bilmeli ki makro seviyede değiştiremeyeceği etkili olamayacağı sonsuz sayıda döngü var, döngü içinde insanoğlunun yaşayacağı dünyevi bir hayat var. İnsan, yaşayacağı günlerin güzel olacağına inanarak sadece inanıp miskince yaşarsa, yaşanacak günlerin güzel olmasını da risk etmiş olur. Yaşanacak günlere güzel demek için “GÜZEL” kelimesinin içine neleri saklıyorsa, o güzelliklerin olması için çaba göstermeli, hazırlamalı, gerçekleşmesi için mücadele vermeli. İnsan imkân dışı sayılabilecek binlerce kilometre yolu yürüyerek aşacağına inanıp, zihinsel olarak da kendisini ikna edebilir. Bu ideal ya da planı hayata geçirebilmenin, en azından denemiş olmak adına tek, bir tek yol yöntem vardır, ilk adımı atıp yola çıkmak, yürümeye başlamak. Bu yolculuğun hedeflenen şekliyle gerçekleşmesi ise, ütopik bir hayal olarak kalmaması içinde, yola çıkma öncesi, ilk adımı atmadan, güzergah ve yolun aşamalarını, iklimi, gereklilikleri öngörüp temin etmek, iklimi ve karşılaşılabilecek zorluk ve sıkıntılıları öngörebilmek ve yolculuk öncesi tedbirleri almak gerekir. Ön çalışması olmayan, plan ve programı olmayan, fizibilite çalışmaları, proje gibi ayrıntıları ile vakıf olunmayan hareketlere girişmek, girişim sonrası çokça engelle karşılaşır ve gerçekleşmez, verilen emeklerin ziyan olmasından ziyade yeni girişim ve hayallere de set çeker.
Yaşıyoruz, sıklıkla aklımızdan geçiriyoruz ve ekseri sözümüzde de sohbetimizde de dile getirip vurgusunu yapıyoruz, zorbalığa zalimliğe hayır diyerek. Zorbalık ve zalimlik, üst başlık faşist eğilimler ve uygulamalar olmasın, kendimiz ve insanlığın tüm süreç ve coğrafyaların da yer bulmasın, yaşanmasın diyorsak, ben ne yapabilirim sorusuyla başlamalı her fert, her birey, her insan.
Çocuklar evsiz kalmasın, aç kalmasın, evinde yuvasında sıcak bir yaşam sürsün, kadınlar öldürülmesin, eziyet edilmesin, ötelenmesin, aşağılanmasın, istemek güzel, böyle bir beklentiye girmek, hayalini kurmak da çok güzel, nasıl sorusunu kendimize sorarak başladı isek, hayalini kurmak, güzel günleri beklemek de hakkımız.
Adaletsizliğe karşıyız, insanların kısacık hayatlarını mahpus damlarında geçirmelerine de karşıyız, suç işlenmesine hepten karşıyız, karşı durduklarımız, tespitlerimiz isabetli, bu idealin süreklilik kazanıp hayatlarımıza girmesi, yaşam tarzı kabulü için eksik ne, fazla ne, çelişki ne, yine ilk adım kendimizi sorgulayarak yola çıkmak. Doğru olan ne varsa yanında durup destek vermek, yanlış ve adaletsiz olan ne varsa karşı duruşumuzu gösterip mücadele etmek, mücadelenin içinde yer almak.
Su birikiminin ortasına atılan bir çakıl taşı ve düştüğü noktadan tüm çevresine yayılan ve sonsuza giden halkalar. Güzel günlere inanmak ve o güzelliklerin olması için çabalamak, güzel günlere inanıp beklentide olan her insanın mücadelesi ve tarzı, tavrı, duruşuyla çaba göstermesi. Her çaba suyun ortasına atılan bir taş ve yüzlerce halka, halkaların diğer atılan yüzlerce, binlerce, milyonlarca halkayla kesişmesi, o kadar çok kesişme var, görünüyor, dinleniyor, biliniyor, tamam artık, güzel günlerin geleceğine dair beklentimiz gerçek olacak, yaşanacak, göreceğiz.
Hiçbir haksızlık da aymazlık da sonsuza dek sürmez, devam etmez. İnsan ki, bilinç, seviye sahibi insan sürece dair hızı artırır ya da pespaye bir yaşamı tercih edip kabullenir, faşist uygulamaların artışına sebep olur, güzel günlerin gelişini geciktirir. Safını belli eden insan, yürüdüğü yolu ışıklı ve adaletli olarak bezeyen insan, her adımını her eylemini tüm insanların mutlu ve barış içinde, özgürce yaşamalarına dair yönetebilen insan, güzel günlerin gelmesini beklemeyi de hak etmiştir. Umutsuzluğa düşmek insanın kendisini köreltmesidir, sıradanlaştırıp insan olma safından uzaklaşmasıdır. Hayatlarımızda, iyi, güzel, harika, muazzam diye tanımlayıp tarif ettiğimiz ne varsa bizden önce yaşamış milyonlarca, milyarlarca insanın çabası, mücadelesi, ilk adımı atmalarıyla başlamıştır. Hayatlarımıza girmiş, yer etmiş, alışkanlığımız olmuş, saçma, abes, ilkesiz, değersiz, zararlı diye tarif edeceğimiz, tanımlama yapıp belirgin halde görebileceğimiz ne varsa, başlangıç süreçlerinde insanın ekseriyetle sessizliği, mücadelesizliği, karşı duruş sergilememe hallerinden oluşmuş, şekil almış, hayatlarımızda yer edinmiştir. İyi, kötü, güzel, çirkin, faydalı, faydasız her ne varsa, insanın katkısı ya da aymazlığı neticesinde hayat bulmuştur. İnsan akla sahip tek canlı, güzel günlerin geleceğine inanalım, inandığımız güzelliklerin olması için gereken ne varsa belirleyip o şekliyle yaşayalım. Bir döngü hali ise yaşam, güzel günlerin gelmesi döngüsü hangi aşamada, tespiti de, müdahalesi de, sende, bende, insan da.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın