Hayatımızda ki en önemli kazanımımızdır güven, önce kendimize güvenmek ve akabin de sevdiklerimize, çevremizdekilere, değer verdiklerimize. Güvenme duygusunu benliğimizden çıkarıpta yaşama devam çabası ne kadar sıradan değil mi ? Güvendiklerimizin bizi yanıltması ise ne büyük açık, hayal kırıklığı. Söylediklerimizi yapmak ve yaptıklarımızı kişiliğimize kural olarak, doğrularımız olarak almak. Güven kavramı sadece kişisel değil, toplulukların da uygulamaların da ki keskinliktir.
..
İngiltere'de yargıçların aylıkları yoktur.
Peki, neden aylık almazlar?
Aylık yerine gereksinimleri oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır.
İngiliz devleti yargıçlarına o kadar güvenir.
Bir gün yargıcın biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş.
Tabii ortalık birbirine girmiş.
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına ve Başbakanlığa telefon etmişler.
Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: Ödeyin!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş.
Banka yetkilileri bu kadar nakit paranın ellerinde olmadığı için ödeyemeyeceklerini ve yargıcın ertesi gün gelmesini rica etmişler.
Ertesi gün para bir bavul içinde hazırlanmış ve yargıca teslim edilmiş.
Aradan bir gün daha geçmiş. Yargıç, tekrar bankaya gelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş.
Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığını aramışlar. Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve yargıcı arayarak bu hareketinin sebebini sormuşlar.
Yargıç, benim parayla marayla işim yok. Sadece İngiltere'de "Kraliçe Hükümetinin" bize gerçekten bu kadar güvenip güvenmediğini merak ettim, demiş.
Raporlar hazırlanmış ve bakanlığa iletilmiş. Aynı gün yargıç görevinden alınmış
Adalet Bakanlığı yargıca gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış: ''Kraliçe hükümetinin saygın bir yargıcı, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devleti ona asla güvenmez.''
GÜVEN çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey; iki taraflı yani karşılıklı olmasıdır.
..
Konuşma ve davranışlarımızda, müdahili olduğumuz olaylar ve çevremize sunduklarımızda, irdeleyici olmamız, pek tabidir ki takdir seviyemizle doğru orantılıdır. Paranoyak sınırlarımızın aşırılığa kaçması, ispat için uygulama isteklerimiz bizleri tedirgin halimizle seviye kaybına uğratır. Seviye kaybı, basitleşmek, sıradanlaşmak, herkesleşmektir. Her söz ve kural doğrumudur, uygulanması varmıdır sorularımıza cevabı yine kendi içimizde ki akıl ve yüreğimizin işbirliği içinde çalışması ve kesinliğini algılaması halidir.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın