İnsanız ve insan dışında ki bir çok yaratılmışta göz var, görüyor. Gördüklerine bakıyor, baktıklarını görüyor. Fark ne farkımız ne, nasıl olmalı? İnsan görme yetisi, bakma yeteneğini aklı, hafıza ve iradesiyle birlikte çalıştırma yeterliliğindedir, kullanmalıdır. Kullanmadığı veriler zaman içerisin de hiçbir olumlu birikim sağlayamadığı gibi, işlemci hızını da yavaşlatır. Algısı, görmesi, duyması zayıflar, gücü, kudreti zayıflar. Zayıf olur, burada ki ‘’ZAYIF’’ vurgum somut olduğu kadar soyut anlamında da vardır.
Hayat içinde sıradan bir gündesin, görme halindesin, baktın. Her görme, bakma eylemin topladıklarını beyine göndermektedir. Beyin bu verileri saniyenin altın da bir sürede değerlendirir ve bir emir üretir ve kendisinde olan bir başka loba aktarır. (Lob beyin içinde ki emir komuta kısımlarına tıp biliminde yapılan bir adlandırmadır.) Lob aldığı veriyi başka loblarla değerlendirir, toplantısını yapar. Karar hemen ilgili organ veya eylemi devreye sokar.
Hepimizin yaşam içinde beyinlerimizin yaptığı faaliyeti en basit haliyle aktarmaya çalıştım. Yazının bütünlüğünü bozmamak adına konumuza dönelim. Baktık, gördük ya da gördük, baktık asıl mevzuu bu eylemden sonraki beynimizin çıktısını ‘’ALMAK’’.
Beyin çıktısını alma şekliniz ise organ ve dokularınızdan bağımsızdır. Bilgi, inanç, mezhep, meşrep, etnik kimliğiniz, prensipleriniz, doğrularınız, değerleriniz gibi, o anda ki zaman dilimi, rüzgar hızı, basınç, sıcaklığa kadar bağımlılık gösterir. Kaldırım da karşıya geçmek için bekleyen, yaşı ve yıpranmışlığı sebebiyle durma halinde olan bir insanı, baktınız, gördünüz, sonrası bu sessiz mesajı alıp almamanıza bağlıdır. Beyinden yardımcı olmanızı gerektirecek bir emir çıkar. Bu emri uygulamak ya da uygulamamak yine beyninizde gerçekleşecek toplantı da karara bağlanır. Hızla yardıma gidebileceğiniz gibi, hadi sendeci karar da çıkabilir. Gördüklerinize bakmamak, baktıklarınızı görmemek durumunda ki en kaypak halinizi devreye sokarsınız. Bir başka tanımla üretilen mesajı almazsınız. Almamak yeterli değildir, neden almadığınıza da bahaneler hazırlarsınız.
Bu saniyelerle sınırlı işlemleri yapma halinizde büyük bir danışman, baş danışmanınızda size hizmet verir. Baş danışmanınız ‘VİCDAN’ınızdır. Vicdanınıza iteatsizlik yapsanız dahi kurtulamazsınız, farklı yaşam dönemeçlerinizde gerekli hatırlatmayı yapacaktır. Farkındasınız; tüm bu görüşme ve toplantılar kendi içinizde, sessiz sedasız gerçekleşir.
Vicdanınızın görüşlerini gözardı etmeden, almak yetinizi bolca kullanabilmeniz ise size muazzam bir hediye zinciri sunar, adı HUZURDUR.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın