Bir zamanlar ne çok söylenen bir sözdü,her yeniye karşı ‘’Eski köye,yeni adet’’mi getireceksin diye serzenişlerde bulunulur du.Günumüz şartları,gelişen,değişen,yenilenen hayatımızda var mı,evet halen var.Bizler insanlar,toplum olarak değişim hızına ayak uydurmakta zorlanıyoruz.Yenilenme ve değişime kapalı duruyor,direniyoruz.İzliyor,görüyoruz,sonrasında hayatlarımıza almaya başlıyoruz yenilikleri.
Hayatımızı fiziksel ya da ruhsal olarak rahatlatacak her yeniliği,gelişme halini hayatımıza hızlı bir süreçte almıyoruz.Bu değişik,farklı durumu almadığımızdan aksi fikirler üretiyor,tersi bir propaganda başlatıyoruz.Son jenerasyon dışında her okurum hatırlar,televizyon konusundaki doğrumu,yanlış mı tartışmalarımız yirmi yıla yakın sürdü.Yeni adet,yeni düşünce,yeni bakış açısı ya da yeni bir gıda ürünü dahi zor giriyor hayatımıza.Televizyon,bilgisayar,çamaşır makinesi,bulaşık makinesi gibi örnekler üzerinden gider isem işin ekonomik yönü de düşünülebilir.Ananas diye bir meyveyi biz toplum olarak tanımıyorduk.Ülkemize gelmeye başladığından itibaren ismini öğrenme,alıp tüketmeye başlama durumumuz on yılı aşkın bir süreyi oluşturdu.Yeniliklere neden kapalıyız birkaç maddede sıralayalım;
*Sistem,ürün,tarz,tam olarak anlaşılamıyor,kavranamıyor.
*Sahip olunan bilgi ve alışkanlıklardan vazgeçilmek istenmiyor.
*Öz güven eksikliği,eksik kalma korkusu,negatif düşüncelere sebep oluyor.
*Kültür,deneyimler,medeni bakış açısı
*Boyutsal bakış açısı farklılığı,algılama zaafı
Durum ana başlıklarıyla özetlediğimiz sebepleri içerdiğinden,karşı duruş,aleyhe sloganlar,yakıştırmalar vb sebepler hayatlarımıza girme süresini olabildiğince uzatıyor.Bu toplumsal zaafımız inatcı bazı insanımızı öylesine etkisi altına alıyor ki,yirmi,otuz yılda dahi yenilenemiyor.İnat ve ısrarda olanların oranları yüzde birin altına indiğinden önemsenmiyor belki ama ciddi bir travma gibi hastalık gibi uygulama halleri devam ediyor.Toplumumuzda yüz binlerle ifade edilebilecek sayıda insanımız evlerinde fotoğraf bulundurmuyorlar,fotoğraf çektirmiyorlar.
Eğitim,öğretim,deneyim seviyesi ve birikimi ne olursa olsun,zihinleri önyargı ve öngörülerle dolmadığı için en iyi uyumu çocuklar gösterebiliyor.Dünyamızdaki genel durumu özetlemek gerekirse son kırk yıllık değişim ve yenilenme daha önceki yıllarda kırk yıl değil asırda dahi yaşanamamıştır.
Yirminci yüzyılın sonu,yirmi birinci yüzyılın başı bu hızlı değişim,yenilenme haliyle devam ederken biz insanlarında bu değişimin sadece değişim halde değil,gelişim katkılı olması için olabildiğince olaylara,konulara müdahil olmalıyız.Eski köye yeni adet gelir mi,tabi ki gelir,gelmeli ve süreklilik arz etmeli.Yeni hareket,yeni meta,geniş coğrafyalardan hızlı aktarımlar,her yere hızlı iletişim ve ulaşım hali devam ederken sahip olduğumuz doğallığı feda etmeden,doğayı katletmeden,katledilmesine müsaade etmeden olaya müdahil olma gereğimiz vardır.Hızlı değişim küçük bir zümrenin maddi,manevi tüm değerleri yok kabul edip para ve güç savaşına dönmemeli.İnsan iradesi ve tavırlarıyla her şeyi başarabilir inancıyla hareket etmeli.Dünya üzerinde birbirimize yenilenme adına ışık tutmalı,teşvik etmeliyiz.İnsan ve diğer canlıların,nebatın yaşamı ve sürekliliğini de göz önünde bulundurarak ekolojik dengeyi bozacak tüm iştirak ve çalışmaların karşısında tek vucut olabilmeliyiz.
Murat Demir MurDem
Yorum Yazın