Kar,kış,kıyamet derken soğuğu fazlaca bir kışı geride bıraktık.Takvim sayfaları birer birer koparken yıl tatili arifesindeyiz.Artık okul öncesi öğretim yuvaları ile üç,dört yaşından otuzlu yaşlara kadar okullarımız öğretim vermektedir.Anneler ve aile bireyleri ise tüm hayatta eğitim kaynağı olmak durumunda.Öğretim,okullar başta olmak üzere kurslar,seminerler,kurum içi öğretim saatleri,genişleyen ve yenilenen haliyle devam ediyor.
Ülkemiz genç dimağlara okul öğretim programında,müfredatında sınav endeksli olmaktan ziyade bilgi ağırlıklı sunumlar yapsa çok daha harika olur gibi.Öğretim olayına fazla karışmadan,durum malumunuz,ömür boyu sürecek olan aile temelli eğitim meselesini kurcalayalım.Anne başta olmak üzere ebeveynler,büyükler,yaşıtlar hatta küçükler dahi,kişin bebeliğinden kocaman oluncaya kadar eğitiminin yapı taşları.Eğitirken doğal olarak anne ve aile bireyleri ne biliyor ise onu gösteriyor,anlatıyor,yaşayarak örnek oluyor.Eğitimi verenler doğal olarak bildikleri kadarını anlatıyor,birikimlerine göre yaşıyor ve örnek teşkil ediyor.
Gencimiz ana kucağı yıllarında okula somut olmasada,soyut olarak nasıl hazırlanıyor.Bilginin önemi vurgusu yapılabiliyormu.Bilgi toplanmasının önemi kadar sürekli yenilenmesininde gerekliliği anlatılıyormu.Aileler,ebeveynler bilinç seviyesi yüksek halleriyle en iyisini yapma çabasındadırlar.
Eğitim,öğretim almak kadar,çocuk ve gençlerimizi bu çabalarında iyi motiive etmek,doğru yönlendirmek,isabetli örnekler sunmak doğru bir yöntemdir.Biz ebeveynlere yön gösterecek,ışık tutacak,rehberlik edecek tanıdık dostlarım,dostlarınız elbette vardır.Tarihimizde çok önemli yerleri olan,sadece anlatım ve yaşamlarından dahi feyz aldığımız Mustafa Kemal ATATÜRK ve Mevlana Celalettini Rumi’nin tamda bu konudaki yönlendirilmeleri ve motive edilme şekillerini bir önemli literatürden aldığım şekliyle sizlere aktarayım.
^^
Mü’mine hatun, 5 yaşındaki Celaleddin Harzemşah'ı sokaktan çağırarak içeri almış ve doğruca babasının kütüphanesine götürerek;
- Dinle oğlum, Celaleddin’im,ben kız iken vezirler istedi varmadım. Paşalar istedi varmadım. Bilgin olan baban istedi onunla evlendim. Çünkü oğul; mevkiler,makamlar,vezirlikler ve paşalıklar gelip geçicidir. Bir gün padişah kızar veziri azleder. Paşanın rütbelerini geri alır. Fakat insanın kafasındaki bilgiyi kimse alamaz. Sen paşa ya da vezir değil ilim adamı olacaksın, geçici olana değil kalıcı olana sarılacaksın. Bak bunlar,babanın kitaplarıdır. Sokak insanı adam etmez. Okumaya alış oğul göreyim Celaleddinim sen babanı geçmelisin diye nasihat etmiştir.
------------
Atatürk, kazandığı zaferden döndükten sonra direkt annesinin yanına gider;
-Ver anneciğim elini öpeyim der; Zübeyde hanım;
-Benim sana anneliğim senin millete babalığın yanında devede kulak kalır. Ver ben milletin babasının elini öpmeliyim diyerek oğlunun elini öpmeye kalkmıştır.
^^
Hayatımız suyun akışına bırakılacak kadar hafife alınmamalı.İnanç ve itikatımız hayatlarımızın kendi çabamızla yön bulacağı bilgisini bizlere aktarmaktadır.Hükmi irade ve cüzi irade bu durumu tarif etmektedir.Çağımız tanımıyla da Makro plan ve mikro plan diye tanımlayabiliriz.Hayat bizim hayatımız,çocuklarımız bizim olduğu kadar mahallenin,şehrin,ülkenin,dünyanın geleceğidir.Çocuklarımızın saadet ve tatmini sadece bilgi,gerçek doğru,revize edilmiş,güncellenmiş bilgi ile mümkündür.
Murat Demir MurDem
Yorum Yazın