Çocuklarınız var, biyolojik olarak anne ya da babasınız, biyolojik anne baba olmasanız dahi çocuk ya da çocukların büyütülmesi, yetiştirilmesi görevini üstlenmiş iseniz aşağıdaki mektubu okuyun lütfen mutlak faydalanacak mutlak kendinize paylar çıkartacaksınız.
. .
İdam cezasına çarptırılan mahkûm, infazı beklerken son dileği, kalem kâğıt istedi. Birkaç dakika sonra mahkûm gardiyanı aradı ve mektubu annesine teslim etmesini istedi.
Mektup şöyleydi:
"Anne, dünyada daha fazla adalet olsaydı, bugün sadece ben değil ikimiz de mahvolurduk. Sen de benim kadar suçlusun, kaybettiğim hayattan suçlusun.
Erkekler için bir bisiklet çalıp getirdiğimi hatırlıyor musun?
Babam öğrenip beni cezalandırmasın diye saklamama yardım ettin.
Komşumun cüzdanından para çaldığım zamanı hatırlıyor musun?
Alışveriş merkezinde benimle geçirdin.
Babamla kavga edip ayrıldığını hatırlıyor musun?
Okumak yerine sınavı kopyaladığım için beni düzeltmek istedi. Sonunda keşfedildim ve dışlandım. Babama ve öğretmenlerime başkaldırdın ve bundan hiçbir şey öğrenmedim ve sonunda bir suçlu oldum.
Anne, çocuktum, sonra sorunlu bir genç oldum ve şimdi hoşgörüsüz ve saldırgan bir insanım. Anne, düzeltmeye ihtiyacı olan bir çocuktum, rızaya değil. Ama yine de seni affediyorum!
Sizden sadece bu mektubu dünyanın her yerinden mümkün olduğunca çok sayıda ebeveyne okumanızı rica ediyorum, böylece bir çocuk yetiştirmek, iyi ya da kötü davranabilecek kişi yapmak gibi bir sorumluluklarının olduğunu bilsinler.
Bana hayat verdiğin ve onu kaybetmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim anne.
Suçlu oğlun.
Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim:
Oğlunu cezalandırmayı reddeden, onu sevmiyor demektir. Onu seven, onunla tartışmaktan çekinmez. Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır. Çocukları eğitin, yetişkinleri cezalandırmak zorunda kalmayacaksınız!
. .
Evet, yazıma başlık olarak “EBEVEYNLER” yazmış olsam da meseleyi daha da geniş açıdan ele alıp hepimiz diyebiliriz. Yaşadığımız toplum da olan biten ne varsa, menfi ya da müspet, yasal ya da yasadışı, insani ya da insanlık dışı, hepimiz, her birimiz sorumluyuz. İnsanlık olarak yaşayan kâmil, yetişkin insanlar olarak bizden sonraki nesil için tohumları eken biziz, bizleriz. Doğrudur, bazılarımız bu sorumlu insan olma, bilinçli insan olma halini ziyadesiyle hatta birkaç kişiliği omuzlamış halde iken bazılarımız da hiçbir keyfiyetinden taviz vermeden yaşadı. Konu öyle hassas ve öyle önemli ve öncelikli ki ihmale gelmiyor. İhmal edildiğinde, ötelendiğinde, yüksek seviyede ehemmiyetli ve öncelikli görülmediğinde kişi ya da kişiler değil, toplum topyekûn olumsuz, negatif etkileşimin içinde yer alıyor. Farkında olmak ve bu farkındalık bilinciyle yaşamak suç sayılan, etik dışı kabul edilen her ne varsa azalması ve yok olması haline giriştir. Eğitim ve öğretim sadece anne, baba, ebeveynlerin işi değil her yetişkinin omuzlaması gereken bir sorumluluktur.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın