Tanrım, neden ben böyleyim. Başarılara koşarken şahsiyetimden, onurumdan, aşkımdan ödün veriyor gibi gözüküyorum çevremdekilere. Hişştt diyorum kendime son günlerde. Neyin inadı yahu bu. Bu kendime yaptığım ve yaptırdıklarımı bir ordu bir arada anca yapar. Yer yarılsa da içine girsem. Zamanı geri sarsam da arada yaşananları hafızalardan silsem. Çok zeki olduğumu söylerler. Ben kendim için ne yazık ki bunu diyemem. İyilik yapacam derken, bir dayak yemediğim kalıyor. Salak kafam. Ne zannediyor? Düşdüğüm hallerde kendime takdir mi görücem ki. Koca bir hayır tabi ki de. Bir değil, on değil. Akıllanamadım ben. Kendimi sevmez hale düştüm. İmkanlarımdan faydalandırdıkça, iş halletmeye çalıştıkça, aramız bozulmasın diye kırmadıkça, insanlar kudurmuş gibi ver ver yetmedi daha ver diye hakaret ediyor. Kararım kesin. Yokluğumdan etkilenmeyip hasta olduğumda bile kapı önünden geçip, içeri nasılsın kafa uzatmayanlar bunlar.
Arkadaşlar dilim şişmiş. Özür dilerim. Sizi meşgul ettim. Ama sizin de başınıza geldiyse, el birliğiyle ders verelim bu insanlara. Yokluğumdan etkilenmeyen, varlığımı para fayda makinesi atm gibi kullanmaya kalkan saygı yoksunu, zeytinyağı gibi su yüzüne çıkmaya çalışan sermayesi yalan olanlardan.
Ben kim mi yim? Tanıştırayım kendimi. İşinde gücünde çok başarılı, eşinden aldatılmış ve de üstünde zafer kazanmış edasıyla itilip kakılan, bunu da çocukları için katlanan bir anne. 11 ekim Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Kızlar günü ilan edilmiş. Anneyseniz, babaysanız, arkadaş, eş, sevgili ne fark eder ki.
Kendini sevmeyene verdiğin emek, bünyene, ömrüne, onuruna zarar verir. Bunu bilir bunu söylerim
Dipnot: Olayın benle ilgisi olmasa da, gözlemlerim beni bu yazıyı yazmaya yöneltti. Hayattan alıntıdır.
Yazarınız
SELHAN ÖZDEMİR
Yorum Yazın