Yeni bir gün bir başlangıçtır. Gözlerimi ovuşturarak hızlıca yatağımdan kalktım. Penceremden sızan güneş ışığı enerjimi arttırdı. Dün dünde kalmış günün güzellikleri beni kucaklamaya başlamıştı. Hızlıca kapıya koştum. Şu mağlum büfe okuduğum iki gazetemi asmıştı kapıya. Aldım ve bizimkilerin elime tutuşturduğu kahvemle sallanan koltuğuma oturdum. Evimin sultanı gibiydim.
Neşeliydim. Her zamankinden çok. Havada aşk kokusu vardı. Sanki kahve fincanının bir göz kırpışıyla anlamıştım.
Ve bir gazetemin sayfasındaki küpür. Fotoromanlardan kalan iki resim ve üstüne yazılar. Gülümsedim sessizce. O da ne. Ekrem Bora ve ben aynı karede. Oturmuş sohbet ediyor, konuşup göz süzüyorduk birbirimize. Olmaz olamaz derken "hayaller gerçek olsa seni her gün severdim,, melodileri kulağıma üflendi sanki. İç sesim söylüyor, bedenim oturuyor ve ben foromandaki karelerde konuşuyordum. Bugün olsa film setlerinde çekilen bu karelerde oluşturulan aşk romanı ağırlıklı mecmualarda yayınlanan sayfalarda ben de olurdum. Vallahi kesin.
Geçmişte İkinci dünya savaşı öncesi İtalyada fotoğraflı öyküler ortaya çıkmıştır. Türkiyeye ulaşması uzun sürmemiş yerli filmden ilk üretilen fotoroman ise "Öldüren aşk,, yelpaze dergisinde yayınlanmış. Sonrasında Öztürk Serengil' in oynadığı fotoroman büyük sükse yapmıştır. Konu çoğunlukla aşk olsa da Kipling karekteri fotoromandan sinemaya uyarlanan çok sevilmiş bilim kurgu şeklindedir. Yeşilçamın her ünlü ismi bu çok ilgi gören fotoromanlarda bir kez oynamıştır. Cep fotoromanları okuma kolaylığı ve kolay taşınır olması ile çok sevilmiş ama zamanla unutulmuş yerini sosyal medyaya kaptırmışlardır. Ben o yıllarda hayranlıkla okuduğum aşkları, bu fotoromanları çok özledim.
DUYGU SELİ
SELHAN ÖZDEMİR
Yorum Yazın