Saat sabah 07.00 sularıydı. Geceden hazırladığım çiçekli elbisem, oda kapısına asılı giymem için beni bekliyordu. Hızlıca hazırlanıp, aynada son rotüşları yapıp,sesimi pes tona indirme ve ses nefes çalışmalarından sonra koyuldum yola. Bugün çok değer verdiğim uzman psikolog bir hanımefendinin radyo konuğu olacaktım. Okurlarıma seslenecek, şiirlerimi doğru tonlama ve vurgularla okumaya çalışacak ve duygularımı o kapalı kutudan haykıracaktım gönüllere.
Ne de olsa kelimeler büyülüdür. Şiirlerde şarkı söyler gibi tonlamalarla kısaca anlatırsın insanlara söylemek istediğini diye düşünürken vardığımızı fark ettim. Araçtan indigimde badem biçimli gözlü, biraz cılız yapılı iki dünya güzeli çocuk bana gülümsediler. Dikkatli baktığımda down sendromlu olduklarını fark ettim. Programı dinlemeye, beni görmeye gelmişti iki prıl pırıl giyinmiş tatlı çocuk. Biri 15 biri 18 yaşlarındaydı. Çok mutlu oldum.
Program yapımcısının danışanları olmaları ve yakında oturmaları sebebiyle izlemeye gelmişler. Biz başladık. Güzel çocuklarımız şiirlerimizi dinlediler.
Psikolog hanımefendi down sendromu bireyin fazladan kromozoma sahip olma durumudur diye başladı söze. Vucudun normal gelişimini etkilese de çocuklarımızı eğitimle normal hayata kazandırabiliriz diye sözlerine devam etti. Duygular sel oldu gözlerimde iki damla yaşa dönüştü. Ve ekledi. Araştırmalar 700 bebekten birinde görülen bir durum olduğunu gösteriyor. Çıkışta güzel anılarla ayrıldım o yerden.
21 mart Dünya Down Sendromu farkındalık gününde yaşadıklarımı mutlulukla andım. (20 mart Dünya Mutluluk Günüymüş)
Yazarınız Selhan Özdemir
Yorum Yazın