İnançlı olun ya da olmayın, mezhep, tarikat gibi şeyleri yazmıyorum bile. Dua’ ya inanın, neye inanıyorsanız dua edin, isteyin. Samimiyetiniz ve tüm gerçekliğiniz ile tüm çabalarınızdan sonra, mücadele ve arayışlarınızdan sonra dua edin. Mucizeler olur ya da olmaz, her duanız karşılık bulur ya da bulmaz, mutlak DUA edin. Büyüklüğünü azametini, hesabını bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz YARATICI samimiyet ve mahrumiyetinizi görür, bilir, ötesi takdiridir. Çare göndermesi de büyüklüğü, göndermemesi de yüceliğidir.
Dünya da ya da kendi zerre hayatlarımız da öyle küçük, öyle basit acı ve sorunlar yaşarız ki, kendimizle alakalı olduğundan, hüzüne gark olur kalırız. Büyük alemi, deryayı görmek, hesaplamak, hissetmek çok zordur biz aciz kullara. Allah’ın “cahd senden murad benden” sözünü hatırlarım okuduklarımdan. İnsan olarak cahd (azim ve uğraş vererek istemek ) etmek, nasibe alan ve süreç oluşturmanın ilk adımıdır.
Bu yaşanmış öyküyü çevirisinden aynen aktarıyorum;
<< Dr. İşân Hüseyni , Pakistanlı idi. Yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi..
Ancak hava da bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı.
Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve o toplantıya muhakkak yetişmem lazım, 16 saat bekleyemem diye sinirlenerek bağırdı.
Görevliler gideceği şehirin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler.
Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu.
Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona telefonu verir misin telefon etmem lazım!! Dediğin de kadın tebessüm ederek dedi ki : Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç az dinlen ve az yemek ye çay içip dinlen. Sonra düşünürsün bu işleri.
Adam çaresiz az ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti.
Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz durduğunu gördü.
– Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin.
– Hem annesi hem de babasından yetim olan torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölge de ki hiçbir doktor çaresini bulamadı. Dediler ki : İşan Hüseyni adlı bir doktor var. Çaresi ondadır. Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür Allaha dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
– Doktor Hüseyni ağlayarak dedi ki : Kalk anacığım. Allah senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonun da beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim. >>
Yaşamımız süresince umutlarımızdan hiç vazgeçmeden, emek ve uğraşlarımıza ara vermeden sürdürürsek ömrümüzü, bir yerler de “MUCİZE” diye tanımlayabileceğimiz gerçeklerle karşı karşıya gelebiliriz.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın