Süreç için de insanın değişken olması doğru bir haldir.Anlaşılmaz olan,insanı hayretlere düşüren anlık değişimler,küçük menfaat ya da cezalandırılma korkusu ile durum değiştirmesidir.Sonsuzluk için de var olacağımıza göre,insanı,inançlı kulları yanar döner hale getiren riyasımıdır,inanç ve itikatın da olan zayıflıkmıdır.Basit ve kolay görülen bu soruya cevap vermekte zorlanmaktayım.Yorumum ise inançlı halimizden taviz vermez iken,neye inandığımızı tam bilmemek kavrayamamak.Dünya hayatı,insan ömrü sonsuzluk için de öylesine kısa,öylesine zerre ki,bütün için de tarifi,işareti,gösteri mi dahi çok zor,hatta imkansız.İnsan tüm gelişmişliği,bilimi,teknolojisi ile sonsuzu nasıl izah edip,ne şekil de ifade edebilir ki.Kavram ve anlatımlarım da kaybolma sıkıntısı yaşarken,önemli bir anekdot imdadı ma yetişti.
<<Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler.Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.
Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya indirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler.Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
– Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.
Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
-Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
-Diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati…!
Aynen günümüzde olduğu gibi kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile kimi dindarların çıkarları uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesidir.>>
Sonsuz kudret sahibi inancı ile,dünya varlık ve saadetleri ya da korku ve eziyet korkusu insanı nasıl yolundan çevirebilir ki ?İnsan olarak ya kendimize yeterince samimi değiliz ya da kendimize samimi çevremize,olup bitene karşı anın da renk değiştiriyoruz.Emin,
doğru,ilkeli,inançlı hallerimizin için de “bukalemun” yapımızı gizlimiz demi tutuyoruz.Bu hal ve tavırlarımızla,kurnaz plan ve uygulamalarla bir çok insanı,mahlukatı kandırabileceğimizi,işimize gelen şekle göre aldatabileceğimizi biliyoruz da “YARATAN”I aldatmanın mümkün olmayacağını bilmiyor muyuz ?
Mir Murat Demir
Yorum Yazın