Merhaba Haber Caddesi okurları
Gazetecilik mesleğinde 38. Yılı geride bırakırken, devlet büyüklerini takipten, güncel olaylara, adliyelerden sokaklara, tarihi ve kültürden spora kadar binlerce habere imza attım. Haber ve haber fotoğrafçılığı dallarında çeşitli ödüller alırken, günümüze değin tarihe ve kültüre karşı ilgim vardı. Bu sebeple bir çok tarihi yapıyı fotoğrafladım.
Sizleri ülkemizin tarihi ve turistik merkezlerine yolculuğa çıkaracağım. Ülkemiz Mezopotomya üzerine kurulmuş, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve son olarak da Şanlı Urfa’da Göbeklitepe’nin ortaya çıkarılmasıyla 12 Bin yıl önce yaşayanların varlığı tespit edilmiştir. Geçtiğimiz günlerde bir turla 3 gün 2 gece 4 ili gezerek tarihi mekanları fotoğrafladım. Önce uçakla Diyarbakır’a vardım. Bu ilimizi 30 yıl önce gitmiştim.
Diyarbakır Ulu Cami
Diyarbakır Kalesi'nin surları üzerinde Harput Kapısı ile Mardin Kapısı'nı birleştiren eksenin batısında yer alan camidir. M.S. 639 yılında Diyarbakır'a egemen olan müslüman Araplar tarafından şehrin merkezindeki en büyük mabedin (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle oluşturulmuş.
Daha sonra 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah'ın buyruğu ile büyük bir onarım gördüğü, değişik dönemlerde birçok kez onarım ve eklentilerle bugünkü şeklini aldığı kitabelerinden öğrenmekteyiz. 1115 yılında geçirdiği yangın ve deprem sonucu içerisindeki kemerler, sütunlar ve bezemeli taşların hepsi yıkılmış. Dışarıda bulunan mermer taşları bu tarihten sonra yayılmıştır. Erken İslam döneminin ünlü Şam Emeviye Cami'nin (benzerliklerden dolayı) Anadolu'ya yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Cami, İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Camide sibernetiğin babası olarak kabul edilen ünlü bilgin El Cezeri'nin yaptığı güneş saati avlu içinde bulunmaktadır.
Mimari
Ortadaki büyük avlunun doğu ve batısında yer alan maksureleri, güneyinde Hanifiler Cami'i, kuzeyindeki Şafiiler Camii ve Mesudiye Medresesi ve Caminin batı girişinin hemen yakınındaki Zinciriye Medresesi ile dinsel ve kültürel yapıları bir araya getiren bir yapılar grubu niteliğindedir. Zinciriye medresesinde El cezeri (imam cezeri) ilk olarak ders vermiştir. Medresenin kapılarının küçük olma nedeninin içerisinde büyük alimler olduğundan odaya girerken eğilerek girilsin] Ulu Cami'nin avlu cephelerinde farklı dönemlere ait Mimari bezekler, kabartma ve yazıtlar büyük bir uyum içerisinde yerleştirilmişlerdir. Mimar olarak herhangi bir isim zikredilmese de, Zeki Sönmez "Muhammed Bin Salame el-Ruhavi" isimli mimarın, aynı dönemde Melikşah'ın emrinde çalışmış olmasından yola çıkarak, bu yapıda da görev almış olabileceğini söyler.
Caminin dış duvarlarında yer alan aslan ve boğa kabartması. Aslanın Leo Takımyıldızını ve yaz mevsimini, Boğanın Taurus Takımyıldızını ve kış mevsimini; kabartmanın yazın gelişini sembolize ettiği düşünülmektedir. Zeki Sönmez (1995). Anadolu Türk-İslam Mimarisinde Sanatçılar. Türk Tarih Kurumu. s. 77.
Diyarbakır Surları
Diyarbakır Surları, İçkale ve Dış Kale olarak iki bölümden oluşur. İçkale kesiminin, ilk yerleşim yeri olarak çekirdeği oluşturduğu düşünülmektedir. Diyarbakır surlarının inşası ile ilgili farklı kaynaklar değişik tarihler sunmakta, ancak genel olarak 4.yy ortalarında tamamlandığı kaydedilmektedir.
İçkale ile birlikte sur duvarlarının toplam uzunluğu yaklaşık 5800 metredir. İçkale dâhil sur duvarlarının yaklaşık uzunluğu 5,5 km’dir. Dış surlar üzerinde 82, İç Kale üzerinde ise 19 burç bulunmaktadır. Diyarbakır Surları 2015'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiştir.
Diyarbakır Surlarının dört ana kapısı bulunmaktadır. Surlar, Dağ Kapısı, Urfa Kapısı, Mardin Kapısı ve Yeni Kapı. Surlar eski Roma şehri Amida'dan gelmektedir ve şimdiki haliyle MS dördüncü yüzyılın ortalarında İmparator II. Constantius tarafından inşa edilmiştir. Ermeni tarihçi Movses Khorenatsi'ye göre, Amid-Diyarbakır'ın surları ve güçlü surları MÖ 6. yüzyılın ortalarında Yervanduni (Orontid hanedanı) döneminde ve döneminde Ermeni Kralı Tigranes tarafından inşa edilmiştir. Bunlar, yalnızca Çin Seddi'nden sonra dünyanın en geniş ve en uzun eksiksiz savunma surlarıdır (örneğin Theodosian Surları daha uzundur, ancak sürekli değildir). UNESCO, yapıyı 2000 yılında geçici listesine ekledi ve 2015 yılında Dünya Mirası Alanı olarak ilan etti.
Tarihi
Diyarbakır surları ilk olarak MS 297 yılında, şehri MS 230 yılında kolonileştiren Romalılar tarafından inşa edilmiştir. MS 349 yılında surlar İmparator II. Constantius'un emriyle önemli ölçüde genişletilmiş veya yeniden inşa edilmiştir. Sonraki 1500 yıl boyunca, bu surlar çevredeki bölgeden gelen volkanik kayalar kullanılarak genişletilmiş ve yeniden inşa edilmiş. Sitede Hurriler, Romalılar, Selçuklular, Artuklular, Akkoyunlular ve Osmanlılar'dan kalma kalıntılar bulunmakta. Şehrin "çok kültürlü, çok dilli ve çok kültürlü bir karaktere" sahip olduğu düşünülmektedir. Harput Kapısı (veya Dağ Kapısı ) şehrin kuzey kapısıdır. Kapı Bizans dönemine ait bir tasarımı korumaktadır ancak Abbasiler döneminde 909 yılında yeniden inşa edilmiştir.
Ahmet Arif Edebiyat Müzesi
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan bir müzedir. Müze, Diyarbakır doğumlu şair Ahmed Arif'e ithaf edilmiştir ve 2011 yılında faaliyete girmiştir. Müzenin bulunduğu 120 yıllık konak, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılıp restore edilerek Ahmed Arif adına tahsis edilmiş. Müzede Arif'in kişisel eşyaları, el yazısıyla yazdığı şiirleri ve Güneydoğu'da yetişmiş birçok şairin fotoğrafları sergilenmekte. Altı odalı ve avlulu bir plâna sahip olan müzede yaklaşık 2 bin 500 kitaplık bir kütüphane mevcuttur. Müze ayrıca Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğduğu ve günümüzde müze olan evinin hemen yanında yer alır.
Haftaya Habercaddesinde baraj nedeniyle taşınan Halfeti’de görüşmek üzere, hoş kalın.
Genco SABANCI
Gazeteci - Yazar
Yorum Yazın