Bilgileri ciddiyetle okunan bilgi paylaşım sitesi dengeyi 3 kategoriye ayırmış (Denge, şu anlamlara gelebilir: Mekanik denge,Kimyasal denge,Termodinamik denge )
ve tanım ve kıyaslamalarla,hatta formüllerle anlatmış.Benim burada ‘’Denge’’ başlığı altında size yazacaklarım ise biraz farklı.Hayatımızın içinde olan,sunduklarımız ve sunulanlardan ibaret.
Denge kelimesini ifade ettiği anlamlarla bazen övgülerimiz de ‘’dengeli’’ diyerek,bazen de serzenişlerimiz de ‘’dengesiz’’ diye kullanırız.Kendi davranışlarımızda tutum ve davranışlarımıza dengeyi yedirdiğimiz de ‘’istikrarlı,tutarlı’’ gibi pozitif kazanımlar ediniriz,tersi ise malumunuz.
Hayatımız da denge gözetmeksizin bir yaşamın seviyesi olmayacağı gibi dengesiz bir hayatın içinde olmak da bizi mutsuz edecektir.Yaşamımızı hızlı şekilde hafızamızdan süzelim.Aklımızda kalan onlarca dengesiz davranışın dimağımızda yer ettiğini,unutulmazlar arasına kayıt kaptığını anlayacağız.Çocukluğumuzdan,ilkokul yıllarımızdan,ilk genç olma hevesimiz,olgunluk ve hayatın içinde daha çok olma,sorumluluk almaya başladığımız yıllar.Hayatın gidişi içinde her an, her olay dengesiz sunumlar yapmışsa bize unutmaz, unutamayız.Anne ya da babamızın bize karşı tutumunda diğer kardeşlerimize tutumunda bir farklılık var ise hafızamız kaydına alır.Öğretmenimizin bize ve diğer öğrencilerine tutum ve davranışında bir farklılık görür,sezer isek bu durumu da kaydımıza alırız.Yakın diyaloğ halinde olduğumuz aile büyüklerimiz,akrabalarımız,arkadaşlarımız,komşularımız,okul,iş yeri,sosyal mekan ve ortamlar vb…Dengesizliğe hassasız,uyum sağlamamız zordur.Olayın akışı içinde çok kez sessiz kalmayı tercih etsek te,kaydımızda ki yerini alır.Bir çoğuna zamanın bize kazandırdığı tecrübe ve deneyimlerle elediğimiz gibi bazıları hafızamızda halen dipdiri yerini muhafaza eder.Fıtratımız,formatımız,yazılımımız böyledir.
Önceki,ilk yıllarımızdan sıyrılıp daha yetişkin anlarımızdan örnekler sıralayalım.20 ile 60 yaşları arasında yaşadıklarımız,hayatımızda sadece hissi kırgınlık yada sevincimizden öte yaşam kalitemizi artırır yada azaltır.İş yerinde aynı işi yaptığınız bir diğer arkadaşınızdan yüzde 15-20 eksik yada fazla ücret almanızın makul bir açıklaması illaki vardır.Ücret ve sahip olduğunuz haklarda birine 20 diğerine 50 ise yaşadıklarınız,okuduklarınız,gözlemleriniz,teskin edici anlatımlar,hiç biri sizi ikna etmez,tatmin olmazsınız,denge yoktur.
Bildiğiniz üzere binlerce örnekler kaleme dökülebilir.Oysa yine gelmeye çalıştığım nokta kendimiz,kendimizden başlamak.Biz yetkinin,otoritenin,etik şartların bizden taraf olduğu durumlarda;kanuni yada kuramsal bir karşılığı olmasa dahi dengeli davranabiliyor muyuz.Dengeyi sadece eşitlik olarak mı algılıyor,yoksa olması gerektiği gibi; gereklilikleri göz önünde bulunduruyor muyuz?Bu yazıyı kaleme aldığım anlarda haber sitemize bir haber düştü ‘’şehit annesini 65 bin lira dolandırdılar’’ diye.Bu bizim hassasiyetimiz,dolandırma,hırsızlığa toplum olarak karşıyızdır.Şehit aileleri,engelli yurttaşlarımız,çocuklarımız,yaşlılarımız bu karşı olma halimizdeki duyarlılığımızı daha bir ön plana çıkarır.Bizler denge kurmaya çalışırken alt değerleri irdeleme gereğimiz vardır.İki kişinin kavgaya girme hali hoş karşılanmaz,kavgaya giren taraflardan biri bariz bir zayıflık içindeyse hoş karşılanmadığı gibi ahlaksız bir durum olarak yadırgarız.Zayıf ezilmez,düşene vurulmaz gibi geleneksel kazanımlarımız vardır.
Yaşadığımız dünya,yaşamımızı sürdürdüğümüz coğrafya farklı bakış açılarıyla pozitiflikler sahibi olduğu gibi negatif yapısı ve zorluklarıyla da vardır.İnsan olarak kendimizden başlayıp etik kazanımlarımızı göz önünde bulundurarak DENGE diyorum.
Murat DEMİR
Yorum Yazın