Çözüm çok defa zor değildir, zorluk biryana apaçık önümüzdedir, çözümü de, analiz edip doğru algılamak gerek. Çoğunlukla çözüm üretemediklerimize dönüp baktıklarımızda gördüğümüz, sorunu, problemi doğru kavrayamayışımızdandır. Çözümü hızlı ve pratik, en az enerji ile en az masraf ile en az uğraş ile bulmak istiyorsak, çözümden ziyade vaktimizi sorunun ne olduğuna, problemi tüm içeriği ile kavramaya, anlamaya çalışmalıyız. Otomobilimizi uhuletle çalıştırıp trafiğe katılmak için sakin ve sabırla aynı anda hem gaza hem de frene basamayız. Doğruyu bilmek kadar, çözümü bilmek kadar sıralama ve ölçek, seviye de önemli ve yüksek ehemmiyet içerir.
..
18. Fil Olmak!
Ne demek, 18. fil olmak?
Sorun çözmek demek.
Bu deyim, bir Hint masalıdır.
Hindistan’da bir adam, ölmek üzereyken üç oğlunu çağırıp, vasiyet etmiş. 17 fili varmış. Yarısını büyük oğluna, üçte birini ortancaya, dokuzda birini de küçük oğluna bırakmış. Babaları ölünce, çocuklar birbirlerine düşmüşler. 17 filin bir türlü yarısını bulamıyorlar, üçte birini alamıyorlarmış. Onların kavgası bütün köye yayılmış. Bir gün yaşlı bir bilge, fili üzerinde o köyden geçerken, kavgaya, gürültüye tanık olmuş. Nedenini sormuş. Anlatmışlar. “Kavga etmeyin” demiş, “Benim filimi de alın, paylaşın.” Şimdi 18 filleri varmış. Yarısını büyük oğlan almış, 9 fil. Üçte birini ortanca almış, 6 fil. Dokuzda birini de küçük almış, 2 fil. 9+6+2=17 fil. Yaşlı bilge kendi filini tekrar almış ve gitmiş... Bütün köy de peşinden!
Kıssadan hisse:
18. fil olmak sorun çözmek demektir. İnsanlar ancak sorun çözenlerin peşinden gider. Birleşmek, kitleselleşmek istiyorsak, 18. fil olmak zorundayız. Paylaşınca çoğalırsın, çoğaltırsın, 18.fil ol.
..
Paylaştığımızda azalmayan, yıpranmayan, zedelenmeden aynı haliyle varlığını devam ettiren “BİLGİ” dir, “DENEYİM” dir. Kendi hırsımızı, egomuzu, çıkarcı düşüncelerimizi rafa kaldırıp toplumsal adalet ve huzur içerisinde bir yaşamı arzuluyor isek, nihayetinde geçici diye kabul ettiğimiz dünya yaşamından ziyade iyilik ve dayanışmaya inanıyor isek, ezberlerden uzak, bilgi ve deneyimleri alalım, aldıklarımızı paylaşarak çoğaltalım. İnsanoğluna bahşedilen yaşam süresi, neresinden nasıl bakılırsa bakılsın, neresinden nasıl hesaplanırsa hesaplansın, bilinmesi mümkün olan kavram ve deneyimlerin, çözüm ve denge, döngü hesaplarının binde birine dahi sahip olamaz, ömür süresi yetmez. Milenyum sonrası bilimsel çalışma ve teknoloji ürünlerinin hayatlarımızda çokça yer almasıyla birlikte, paylaşmak, paylaşılana ulaşmak, insan kimliğimizden uzak kalmadan, etik kaideleri bozmadan insanca yaşamak kolay ve mutluluk taşır içerisinde.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın