Geçen hafta başladığımız Ailesi ile bağlarını kopartan çocuklar yazıma bu hafta devam edelim
Elbette bağını koparan çocukları yargılamıyorum. Herkesin bir hikayesi ve nedenleri vardır.
Çoğu anne baba hatasını geçte olsa anlıyor, telafi etmek için her şeyi yapmaya razılar. Fakat onlara şans tanınmıyor.
Narsistik anneler ve babalar var tabiki veya bağımlılıkları olan, çocuklarını ihmal eden, işkence çektiren, duygusal anlamda zehirleyen, psikolojik ve veya fiziksel şiddet uygulayan anne babalar var tabiki.
Her insanın içinde kötülük vardır.
Ama ben şuna inanıyorum, hiç bir anne baba kasıtlı, bilinçli bir şekilde çocuğuna zarar vermek istemez. Yanlışları çocuklarının ihtiyacına cevap verememektir. Sağlıklı ruha sahip hiç bir anne baba, tekrar ediyorum bilinçli bir şekilde zarar vermek istemezler.
Bazıları çocuklarını aşırı şımartmıştır, dolayısıyla küçük narsistler yetiştirmişlerdir. Tek başına çocuk yetiştiren anneler zorlanmışlardır, çocuklarının her ihtiyacını karşılamaya yetişememişlerdir.
Bazı anneler aşırı koruyucu kollayıcı tutumlarıyla çocuklarını bunaltmış, boğmuşlardır.
Bazıları travmatize olmuştur ve farkında olmadan çocuklarına aktarmışlardır.
Eğitimde yapılabilen bazı yanlışlara örnek bunlar. Bir çocuğa farkında olmadan zarar vermenin daha çok alternatifleri var tabiki.
Anne ve babalar (ruhsal, maddi, manevi) imkanları doğrultusunda en iyisini yapmaya çalışırken çocuğun arzuladığı veya yapısı gereği ihtiyacı olan anne baba olmayı başaramıyorlardır. Kimi çocuğa anne babasının verdiği yeterken diğerine yetmeyebilir.
Mükemmel anne baba yoktur. Nasıl mükemmel insan yoksa.
Hepimiz hatalar yapıyoruz. Hiç birimiz melek değiliz.
Anne babayı veya genelde birilerini suçlamak, onları sorumlu tutmak çok kolaydır.
‘Anne her zaman suçlu’ cümlesini çok duyarız.
Peki bu ne kadar doğru?
Bunu söylemek o kadar kolay olmamalı.
Çünkü biri birini terk ediyorsa, her terk etmenin bir hikayesi vardır, her soruna en az iki kişi dahildir.
Konuşarak ya sorun çözülür ya da çözülmez. Ya birbirlerini anlarlar ya da anlamazlar. Ya affetmek için bir yol aranır, affedemiyorlarsa yollar ayrılır.
Eğer gerçekten insanlık dışı, ağır travmalar söz konusu ise o zaman sağlığı açısından bağları koparmak anlamlı ve gereklidir.
Affetmek yapılanları onaylamak ve ilişkiyi sürdürmek anlamına gelmez.
Affedip yolları da ayırabilirler.
Çoğu kopmaların ve buna bağlı olarak yaşanan acıların önüne geçmek mümkündür aslında. Fark edilmeyen ve kabul görmeyen kırgınlıkların çözümlenmediği için tepkiselleşiyorlar.
Dürüstçe ve yeterince konuşulmadığı için bu noktaya geliniyor.
Anlayış, şefkat, merhamet, empati yerini yargılamaya, yargısız infaza bırakmıştır.
Ödüllendirmek, yüreklendirmek, affetmek nedir öğrenmemişlerdir.
Böylece kurban rolünden çıkıp faile dönüşürler.
Ayrılıkların nedenleri çok fazla ve komplekstir. Her ayrılık hikayesi kişinin biyografisine ve karakterine özgündür. Dışardan birilerinin hakimlik oynaması haddi değildir.
Çocukları sadece aile şekillendirmez, arkadaşlar, okul, toplum, genleri, çocuğun kişisel yapıları da çocuğu yönlendirir. Burada yanlış giden şeyler de anne ve babalara mal edilebiliyor.
Ebeveynler de bir zamanlar çocuklardı. Onların da yanlışlar yapan ebeveynleri vardı. Onlar da fail olmadan önce kurbandı.
Temel yaralar, acılar doğru çözümlenmediği sürece nesilden nesile aktarılmaktadır.
Yargılamak kolay, anlamak zordur.
Yanlış yapan insanlara da merhamet edilmelidir, en azından anlamaya çalışılmalıdır…
Haftaya başka bir konuda Habercaddesinde buluşmak üzere kalın sağlacakla
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG VE AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın