Çocuklar, çocuklarımız, gerçeklerle içiçe yaşayan, sorduklarımıza da katkısız cevap sunanlar. Genel çabamızdır, içimizde ki çocuk yaşam dan uzak kalmasın, gerçeklerle, bizimle yaşasın isteriz. Yaşlarımız yukarılara doğru yol alsa da, içimizde ki çocuk yaşıyorsa, hayatın gerçeklerinden kopmamışızdır. Abartı yapmak, mübalağa etmek ya da basit görmek, önemsemeden geçmek, büyümek belirtileri. Hayatı olduğu gibi kabullenmemek aynı zamanda gerçeklere sırtını dönme hali, farkına varamadan neler kaybediyoruz, sonunda eyvah desekte.
Gerçeklerden uzaklaşmaya başladığımızda, gerçek dışı olan ne varsa hayatımıza girmeye başlar. Müdaheleci olmak, herşeye karışmak ama iyi, güzel, doğruya dair mücadeleden uzak kalmak. İşinin ehli, bilgili, yetken kişilerinde hep tavsiyesi olmuştur ; içinizde ki çocuğu öldürmeyin, başaramasanız da sıklıkla çocuklarla sohbet edin.
“ Şehiriçi otobüste, yan koltukta 5-6 yaşlarında küçük bir kız çocuğu, bir poşet dolusu can eriğini, hapur hapur, yüzünü ekşite ekşite yemekle meşgul...
"Kızım, çok yeme dokunur, zararlı" dedim.
"Amca, biliyon mu, , , benim dedem var ya, , 115 sene yaşadı" dedi...
"Çok mu yerdi eriği ?..." dedim gülerek.
"Yook amca !.. Kimsenin işine karışmazdı" dedi. “
Küçücük bir diyalog, ne çok anlam içeriyor değil mi ? çocuk yorumu. Hayatı zorlaştıran, karışık hale getiren bizlermiyiz. Herşeye karışmak fikir üretip fikrimizi paylaşmak, bumudur yaşamak. Çocuk o minicik aklıyla, deneyimleri ile tecrübesini edinmiş belli ki. Hani akışına yaşamak desem, değil, doğru olan bu da değil. Düşünmek, çokça düşünmek, gerekçeleri görmek, öncesinde ki yaşanmışlıkları bilmek ve sonrasında ki hamleleri doğru tahmin etmek.
Hayat, gerçekten “kıldan ince, kılıçtan keskin” yapılanması ile, algı yeterliliğimizi sürekli yükseltmemizi gerektiriyor. Hayatın en güzel yanı ise, tüm cevapları kendi içerisinde barındırıyor. Doğru algı ile, en az müdahele ile 115 yıl yaşarmıyız bilememde, daha huzurlu ve mutlu bir hayatımızın olacağı kesin.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın