Her günümüz onlarca olay yaşayarak,ondan fazla olayı görerek,dinleyerek geçer.Her an farklı problemlerle karşı karşıyayızdır.Problemleri çözmek için ise formülünü bilmek gerek.Deneme yanılma da bir yöntemdir tabi ama bazı problemler aciliyet gerektirir,hemen çözülmek ister.Hayatımızda ki sorunların mikro düzeyde olanları bilgimiz,deneyimlerimizle çözeriz.Çözüm sağlayamadığımız problemleri kendi haline bıraktığımız haller de olur,destek aldığımız hallerde.Çelişkili haller yumağında yaşar gideriz.
Yaşam sürecinde yaptığımız gözlemler,farklı coğrafya ya da kültür birikimindeki insanların kendimizde sorun diye tanımladığımız meselelerin çok dışında olduklarını görmemizi sağlar.Meraklanır,izler,dinleriz,öğrenmeye çalışırız.Şehirde yaşayanlar bilirler,grip,nezle diye tanımladığımız üşütme halinin ilk aşaması olan hastalığa sık ca yakalanırız.Üstte yok,başta yok haliyle yaşamakta olan bir çok insan sanki bu hastalıktan umarsız yaşar giderler.Gerçekte öyle midir,biz mi gözlemlerimizde yanılırız bunu anlamak,anlamanızı kolaylaştırmak için köyde öğretmenlik yapan birinin anlatımını,köylüyle arsındaki diyaloğu aynı şekliyle yazıma iliştirdim.
^^Hikaye bu ya. Hoca köy çocuklarına bakmış, Ayaklar çıplak üst baş yok.Yanaklarından kan damlıyor. Sağlıklılar. Kendi bebeğinin her şeyi varken hastalanıp ölmüş.Hoca köylülere benim bebek öldü. Sizin bebekler üst baş yok, Ama çok sağlıklılar maşallah, neden? Demiş.Köylüler biz çocuk doğunca çelikleme yaparız. Soğuk su da yıkarız demişler. Hocanın ikinci çocuğu doğmuş. Hocada soğuk suda yıkayıp çelikleme yapmış.Bu çocuğu da zatürreden ölmüş. Hoca köylülere kızmış. Beni kandırdınız. Bene de soğuk su ile yıkadım.Çelikleme yaptım. Çocuğum öldü demiş. Köylüler hocaya hocam demişler. bizim çocukların babaları da çelikleme yapılmıştı. Söz isabetlidir. İtirazım da olsa. genede umut." Bozulmuş yetişkin leri düzeltmekten se çocukları düzeltmek kolay" olabilir.^^
Mesele hayatımızdaki bir çok konuya,duruma uyarlanabilir.Anı,tek uygulamayı,kısmi taklit etmeyi,bire bir uygulasak dahi direkt sonuç elde edemeyiz.Önceki durumu,yansımalar,genler,vücut alışkanlıkları gibi bir çok etken vardır.
Hayatını yük taşıyarak kazanan bir insanın,halktan birinin taşıma ağırlığından çok daha fazla ağırlığı taşıyabilmesi aleni bir örnektir.Bilgisayar başında saatlerini geçiren bir operatörün yerine yük taşıyan kişiyi oturtun,aynı hızı ve algılamayı başaramayacaktır.Bazı beceriler vardır ki bilgi,beceri dışında ergonomik uyumluluk,ruhsal ve bedensel yatkınlık ister.
Eğitim ve öğretim her insanın hayatında en önemli ve etken kazanımdır.Her iş her insanda aynı sonucu vermez,bu durum ise bir realitedir.Müzikle ilgilenme,bu dalda eğitim almak isteyenlere yapılacak ilk testlerden biri kulağına bakılır.Kulağa bakma fiziksel değil,sesleri,tınıları algılama halidir.Kulağı olmayan,algısı zayıf kişilere öğretim dahi verilmez,tavsiye edilmez.
Çelikleme uygulaması bir çoğu için doğru sayılabilecek bir alışkanlıktır.Genele yayılması söz konusu değildir.Baba evlat arasında dahi aynı eğilim ve beceriler görülmeyebilir.Baba ve anne aynı olan kardeşlerin aynı eğitim ve öğretimden geçmeleri,aynı ortamı,fiziki koşulları paylaşmaları durumu dahi aynı sonuca varmalarını sağlamaz.Yetenekleri,yeterlilikleri,becerileri,algılama güçleri,yatkınlıkları farklıdır.
Murat Demir MurDem
Yorum Yazın