Bir önceki yazımın ( Sarı Burma Tatlısı ) devamıdır; önce onu okumanızı tavsiye ederim ;)
Anadolu hovardaları türünün tek örneğisir.. hem cinslerinden farklı karakteristik özellikler vede
performanslar sergilerler.. ;) Yiğit, efe, zeybek gibi pekçok nam ile anılırlar..
aynı anda bir, iki, üç sayının önemi yok pekçok kadını idare etmek isterler..
Kısmende başarılı olurlar hani. ;)
Bir saatte tanışma faslını atlatıp
-----Ayyyy aşık oluyorum galiba cümlemin yarım saat sonrasnda telefonumda yeni aşkımn aramasını gördüm..
Büyük bir heyecanla açtım ama ses seda yok
Aradan on dakika geçmeden telefonum yine çalmaya başladı ama numarayı tanımıyorum.. ;)
Yepyeni bir aşkın kollarına kendimi atmak istercesine yeni gelişen bu jet hızındaki aşkın heyecanı ile açtım telefonumu
-----buyrun Nazlı ben…
Uffff şimdi bundan sonrasını nasıl anlatmalı; ayy nasıl yazmalı bilemem ama ibrati alem için anlatmalıyım…
Telefonun öteki ucundan genç bir kadın sesi kimsiniz, nesiniz, necisiniz, felanca ile ne zamandan beri tanışıyorsunuz, nerede yemek yediniz, ne zamandan beri birliktesiniz, arkası arkasına binlerce soru…
Ben dayanamadım ve iyi niyeti vede yepyeni aşkın tüm heyecenı uçmup gitmiş olarak:
---------Hanımefendi deminden beri teste tabii tutulmuşum gibi size cevap veriyorum vede
izahatlarda bulunuyorum ama şimdi sıra sizde; siz anlatın bakalım kimsiniz vede
ne sıfatla bu kadar sorular soruyorsunuz alttan alattan da suçluyorsunuz beni ne hakla ne sıfatla??
Tanrım!!.. bir saate yakın telefondan görüştüğüm bu hanımın anlattıkları kadarı ile
( ki ben onun söylediklerine ses tonundan vede bir kadın olarak canının yanmasından dolayı inanıyorum)
jet hızı ile gelişen yeni aşkımın başrol oyuncusu zat-ı muhterem!!..
evli çocuklu, ayrıca uzun süreli bir metresi ( telefondaki hanım) olan kadın koleksiyonu seven beylerden bir….
Ehh şans kısmet işte!!
Bende bu aralar böyle; kim kur yapmaya kalksa Yüce Rab anında eteğime tüm gerçekleri
( çirkin yüzleri) bir vesile ile döküveriyor!!.
Telefonda ki hanım:
-------Sırtındaki kambur gibi kalmışım, Bir fazlallık,istemsiz bir çirkinlik: öylemi?..
‘’ Dermanı değil de derdiymişim madem!!.. neden taşıyor beni?’’
Evet tamda Yaklaşık kırkbeş dakika telefonda bana kendini anlatmaya çalışan;
henüz yirmiiki yaşındayım diyen kızın son sözleri bu oldu..
Bunca açık ifadelerle ortada kalmasına rağmen;
Zat-ı muhterem bey hala telefonlarla bana kur yapmaya devam ediyor.. ;)
Cancazlarım bende ki de ‘’Cahil cesareti’’ ama valla tatlıydı beee!!.. ;)
Selam ve saygılarımla
NAZENDE KAYA
ARAŞTIRMACI -YAZAR
Yorum Yazın