Doğrudur, ezberlerle, dogmalarla, araştırmadan sorgulamadan çokça uygulamayla, gelenek, görenek, töre diye yaşadığımız çokça gerçek var. Doğrudur, Türk milleti diye övünç duyduğumuz insanlarda da hassasiyetler gibi zafiyetler de var, cehalet var, kurnazca yaklaşım hesaplar var. Dünyanın gelmiş geçmiş hiçbir milletinde de topluluk halinde yaşayan birimlerinde de tamamıyla kötü ve hatalardan arınmış, sıyrılmış, pür-i pak insan topluluğu yoktur.
**
Çanakkale Savaşlar'ın da savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.
Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır kayıplar vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir olayı ömrüm boyunca unutamayacağım.
Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?
Halsiz durumdaki Türk askeri şu karşılığı verdi:
- Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.
Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.
Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım
Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.
Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.
Az sonra ikisi de öldüler...
..
Türk milletinin tarihsel geçmişine bakılıp incelendiğinde görünen odur ki; savaşçı yanının yanında, toprakla bütünleşmiş, ekip biçip üreten, üretip paylaşan, hayvancılık konusunda sabır ve yetenekli uygulamaların tasarımcısı haliyle, hayvanların bakımı, üremesi ve hayvani ürünlerin işlenmesi yönünde tasarım ve uygulamaları olan insanlardır. Türk milleti dediğimiz de içinde sayıları az ya da çok farklı tanımlamalara nail olmuş aile, aşiret, beylik, boylara sahiptir.
Türk milletine dâhil insanlara baktığımız da, yaşayan, yaşamlarımız da olan, bu dünyayı terk etmiş, mazi de kalan, merhamet ve iyi niyeti öne çıkan özellik olarak görürüz. Canilik, vahşet, insafsızca, gaddar, sapıkça hareketler, eğilimler vardır, var olan bu negatif yapı genele bakıldığında ihmal edilebilir orandadır. Türk milletinin özünde merhamet, anneye, babaya, yaşlıya, kadına saygı ve sahiplenme, koruma içgüdüsü gelişmiştir. Açlık ve düşkünlük içinde olana karşı yardım etme, doyurma, sahiplenme dürtüsü vardır. Düşman dahi olsa, merhamet dilenene sırtını dönmez. İnsanların fiziksel olarak nasıl ortak özellikleri var ise, coğrafyaya, iklime, toprağa, yapılan işe ve tercihlere bağlı olarak şekil alan. İnsanların ruhsal olarak da ortak davranış biçimleri, huyları, eğilimleri ortaya çıkar, birlikte yaşadığı ailesi, yakın çevresi, toplumdan etkilenerek. Merhamet duygusu, merhamet hissi, Türk milletinin asırlar boyu yaşadıkları ve insanın yaşamasına dâhil ettiği ulvi bir davranış biçimidir.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın