Biten ne, giden ne, bilebilsek, tanımlayabilsek, anlamlandırabilsek, şen şakrak mutlu günlerimize ramak kalacak, doğru algılayabilsek. 2020 yılı kötü mü, yaşadığımız yıllar içinde en fazla endişe, korku duyduğumuz zaman dilimi mi? Yaşamadığımız, içinde olmadığımız süreçleri, bundan sonrasını bilmez, bilemeyiz doğal olarak. Doğduğumuz yıl öncesini yaşamış gibi bilemesek de kayıtlar var belgeler var kalıntılar var, o günleri birebir yaşamış ve canlı olarak anlatan şahitler var. 2020 yılına kötü diyelim demesine de bizden önceki yaşananları da iyi ve doğru öğrenelim. Benim ilk aklıma gelen yaşadığımız kötü diye tanımladığımız salgın hastalık korkusu elbette kötü ve korkutucu ama çare de var umut da. Çaresizlik yaşamadı bizim nesil, zorluk ve acıları çok gördük yaşadık, eziyet gördüğümüz, yarınlardan umutsuz kaldığımız, enerjimizin bitik olduğu günlere de müdahil olduğumuz günlerimiz vardı. Sabah kalktık, toparlandık, çözüm diye gördüklerimizin çözüm değil endişeli gidişe sebep olduğunu kavrayıp saf dışı bıraktık, yeni, doğru, akılcı, bilimsel çözümlere çevirdik yönümüzü, rahatladık.
İkinci dünya savaşı, ekmeğimiz ve buğdayımız olsa da endişemizin zirve yaptığı yıllar. Öylesine belirsiz ve çıkmaz hal ki, yaşayanlardan, büyüklerimizden dinledik, afalladık, korktuk. 60 ve 80 ihtilali, darbesi yaşama hevesimize gem vuran, belirsizliğin tavan yaptığı, yasa ve kanunların rafa kaldırıldığı, insanımızın korkudan şaşkınlıkla korku arasında kaldığı yıllar.
Kötü zaman mı bizler mi, zaman akıp giden bir kavram, döngü, hareket zinciri, evrim, enerji silsilesi. İnsanoğlu tanımlamalar yapmış, rakamsal belirginlikler saplamış. İyimser düşüncelerimi yükselterek yaşadıklarımıza da kayıtlardan bildiklerimize de bakıp kıyaslıyorum; evren, dünya, doğa da büyük felaketler yok gibi. Yaşadıklarımız, zorluk ve acı duyduğumuz neler var ise, 18.19.20.21. yüzyıllara bakalım, insan eliyle, kendi eksiklik ve kabahatlerimiz sebep. Savaş ve terör hareketleri asırlardır var olan ve tamamıyla arınıp uzaklaşamadığımız felaketler dizisi, sebep insan. Son yıllar da daha bir gündemimiz de yeri olan deprem, değişen toplu yaşama, lüks merakı, plansız şehirleşme temelinde yine insan hatası, insan kabahati, insan kuralsızlığı temel sebep. İnsan eliyle, insan marifetiyle insana en fazla zarar veren hal, haller, faşist yönetimlere paye vermek, güç bulup saltanatını kurarken destek verip peşinden gitmek. Faşizm temelinde var olan her yapı insanlık dışı görüntüsünü aleni hale getirdiğinde farkındalık içinde olmaya başlasak da işişten geçmiş oluyor. Güce sarmalanan faşizmi yok etmek de yine çokça insanın hayatına, geleceğine, umutlarının yok olasına sebep.
Kötü yaşanan zaman dilimlerinden sıyrılmak, kurtulmakta oldukça zor, üretilen çözümler, bilgisizlik ve deneyimsizlik içerdiğinden, kötüye sarmalamak, kötü çözümlerle nihai başarıya ulaşılmadan insan merkezli “ben buldum” “ben çözerim” “çare benim” lerin içinde yalpalamak. 2020 yılı bitti, gitti, sevinmemiz gereken yanı, pandemi, salgın mikroplar, hastalıklar için tecrübe edindik. 2021 Yılındayız, yıl bitti gitti, koronavirüs, kovid-19 mikrobu için çözüm, aşı, aşılarla yok edilecek gibi, endişe duyacağımız yan ise beklenmedik zorluk ve sıkıntılar bizlerin yaşam sürecinde de olabiliyormuş.
Mücadele etmek, daha mutlu bir yaşam için üretmek, çaba göstermek temel gerekliliğimiz iken öğrendik, öğrendik ki direnmek de çok önemliymiş, depreme, sele, hastalığa karşı yenilmeden belenmeden sağ kalmak. Yıl 2021 umutlarımızı çoğaltıp artırarak perdeyi aralayıp ışığı görme zamanı, insanı mahveden hiçbir afet ya da hastalık, mikrop değil, endişeli bekleyiş hali.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın