Yıllardır süregelen abusumu halleri, uygulamaları izliyor, gözlem yapıyorum. Parti, görüşten ziyade insanların inanç ve algıları ilgimi çekiyor. İnandıkları kendi doğrularını bir de savunuyorlar. Toplum olarak ve bu toplumun bireyi olduğumdan durum içler acısı. Ters köşe bakış açısıyla değerlendirdiğimde ise egom tavan yapıyor. Kendi kendime aferin diyorum, bu safsatalara kendini kaptırmadan, zaafa kapılmadan yürümüşsün.
Halkımız, sayıları oldukça yükseklerdeki insanımız, hayatının temelini oluşturan temel kavramları dahi anlamlandıramıyor. Hayatında inandığı ve uyguladığı her şeyin doğru, diğer ne varsa saçma ve anlamsız buluyor. Bu mertebeden çıksak, uzaklaşsak dahi çok yol kat edeceğiz. Özgüvenimizi sarsmadan, aksini görüp, bulup, gerçekliğini testlerimizle öğreninceye kadar, tüm bildiklerimizi doğru sayalım. Az, küçük ihtimal dahi olsa belki de yanlıştır diye okuyup, izlesek, gözlem yapsak, zaman içinde her şey gerçeğe varacak. Kapılar kapalı, şüphe duygumuz sanki yok edilmiş gibi yaşıyoruz. Aklımız var ama işletmiyoruz sanırım, ya da sınırlı tutuyoruz düşünme ve işlevlerinde.
Defalarca insanlarımız üzerinde şu yanılgıyı gördüm; alenen inandıkları ve uygulamaları yanlış çıksa dahi, aldandım, anlamadım,
demiyor, aldattılar, kandırdılar diyor. İnsan temelinde aklı olsa dahi yanlış yapar, yanlış kararlar verir, yanlış uygulamaların içinde yer alır. Dünya insanını rahata eriştiren, hayatına kolaylıklar getiren her icat dahi binlerce yanlış yapılanma ve uğraşlar sonucu nihayete ulaşmıştır. Devlet, millet olarak bilimsel çalışmalara uzak dursak dahi gelişmiş ve bütçesinde pay ayıran ülkeler milyarlarca lirasını dünya dışında yaşam alanı var mı diye, arayarak, deneyerek, araştırarak geçiriyor. Bu çalışmalar içinde yıllar, ömürler bitiyor da, sevinçli bir sonuca ulaşılamayabiliyor.
Farklılıkların farkında olduğum için mutluyum, bir tuhaf mutluluk diye tanımlama sebebim bu. Neredeyse dünya nüfusunun yetişkin seviyede yaşa ulaşmış her insanının olması gereken, farkında olma durumunda olduğumdan ‘’TUHAF’’ diyorum. İnsanımız, her insanın sahip olduğu inanç, millet, renk, anane, gelenek vb gibi tüm bildikleri ötesinde sürekli sorgu halini devam ettirme gereği vardır. Sorgulama yeteneğini düşünme işlevini kullanarak gerçekleştirir. Sorgulama yetisini kullanmayan insan ne büyük boşluktadır, ne büyük acz içindedir. Farkında olup, ben gibi sürekli sorgulama halini devam ettiren insanımızda bir mutluluk duyar kendince, mutluluk sebebini dahi tam anlamlandıramadan. Devamlı mutlu olmak için hangi şartlara haiz olursak olalım daha kötüsü vardır, hep vardır.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın