Bayram.Bayramlarımız.
Bayramlar, benim ve hepimiz için çok kutsaldır; dini ve millî…
Bayram, öyle bilindiği gibi tatlı-tuzlu, el öpme faslıyla gelmiyor.
Bayram, vatansız, bayraksız olana güle oynaya gelmez.
Ezan her yerde okunur, her yerde namaz kılabilirsiniz.
Ama vatansız yaşayamaz, sığamazsınız hiçbir yere.
Bayramlar, haramdır; gelmez kimseye.
En çok da…
Yetime gelmez.
Öksüze gelmez.
Yaşlılara gelmez.
Gurbette yaşayana gelmez.
Gelse de yarım yamalaktır. Sarılamazsın, koklayamazsın.
Kablolar sarar nefesinizi… “Oğullarınızı”, sevdiklerinizi…
Canınız çok yanar, anneler oğullarıyla sarmaş dolaş öpüşürken.
“Kendimden biliyorum gurbetin sancısını bayramlarda.”
Kader mahkûmlarına…
Mahkûmlar…
Hiç elim varmıyor yazmaya, dilim varmıyor söylemeye…
Onlara bayram hiç gelmez.
Gelse de demir parmaklıklar, o bayram sevincinin sıcaklığının arasına buz dağı gibi girer, üşütür insanın içini.
Çok zordur, parmaklıklar ardında bayramın gelişini kutlamak.
Askerimizin, polisimizin sorumlulukları derecesinde zor gelir bayram.
Dedim ya; bayram herkesin evine gül oynaya, sevinçle gelmez.
El öpecek evlatlar, bayramı tatile çevirdiği için
anne ve babalara sızıyla gelir bayram.
Bayram gelir ama her gönüle uğramaz.
Hatta, gelişine üzülenler de vardır bazılarımız arasında…
Elini öpecek, saçlarınızı, başınızı, yüzünüzü okşayacak
anne babanız yoksa;
gözyaşlarınızı silersiniz bayram gününde, kimsesiz parmaklarınız sızlar.
Ama en zoru da mezarlıkta kutlanır bayram…
Gidemezsiniz.
Ayaklarınız zor gider her zaman.
Ne uçak vardır, ne kara tren…
Ne de gemi… Ne bir araç…
Bayram dolayısıyla ücretsizdir taşıtlar ama…
Mezarlığın kapısından girerken dudaklarınız bükülür,
içiniz sızlar, yutkunursunuz defalarca…
Bayramda sarılamazsınız, öpemezsiniz.
“Annem, babam, kalkın bak ben geldim… Kızınız geldi… Çok özledim sizi…”
dersiniz dersiniz de…
Cevap gelmez diyâr-ı berzahtan.
Duanızı edip giderken arkanıza bakarsınız…
Ne el sallayan vardır,
ne “güle güle” diyen anne babanız…
Ya da evlatlarınız, en yakınız…
Onlar da biliyordur güle güle gitmediğinizi.
Ayrılırken avuçladığınız kuru toprağı koklarken
“Teni, gözlerinin rengi karışmıştır” diye içinize derin derin çekersiniz.
Ve bırakırken savrulup incinmesin diye
yavaşça koyarsınız bir avuç toprağı yerine…
Kırmayın boş yere kalpleri.
İncitmeyin sevdiklerinizi.
Arayın, sorun, varsa kanayan yarasını sarın.
Mutluluğa giden yola tek başınıza çıkamazsınız.
Yolculuk yapamazsınız.
Yanınıza alacağınız en iyi katık:
Sevgidir. Sevgilidir.
Dosttur.
Arkadaştır.
Akrabadır.
VATANDIR.
Vatanınız yoksa hiçbir bayram da yoktur.
Sarılın.
Kucaklaşın.
Sarılın, öpün.
Veda busesini ayrılığa dönüştürmeyin.
Hele ki bunu siyasi ayrılıklara asla izin vermeyin.
Lütfen… Bu bayram beni de aranıza alır mısınız?
Kimsesizlerin de kimsesiziyim.
Babası ölene yetim,
Annesi ölene öksüz,
Evlatları gurbette olana ne denir?
Sizler benim ailemsiniz.
Hepinizi kalben selamlıyor,
Hayırlı ve mutlu bayramlar diliyorum.
Sevgiyle kalın, benimle kalın.
MİNE DEV
GAZETECİ - YAZAR
İçim sızladı,ne güzel anlatmışsınız, bende gurbetteyim yıllardır, çoğu zaman yanlız geçiyor bayramlar,anne yok baba yok, evlatlar yanımda yok, oofff off,
Selaaddin beller
31-03-2025 22:17