İnsan bedeninin canlı kalması ve yaşama devam edebilmesi için ne çok şeye ihtiyacı var. Evet, oksijenden uzak kalması halinde kısa sürede yaşama veda eder. Evet, su ve beslenmede önemli bir kıstas, oksijen kadar olmasa da beslenilip su içilmediği zamanda insan için yaşama dair bir tehdit oluşur ve ısrar halinde yaşam son bulur. Vücut için, mikrobiyolizmamız için gereklilikler ve sürekli denge hali istenir ki, yapısal olarak bu yeterliliğe sahiptir, sapma ve yok olma değerleri yaşamı tehdit eder ya da sonlandırır. Ekseriyetle biliriz de örnekleme yapayım yine de bildiklerimizi hatırlatayım. Kalp atış sayımız, vücut sıcaklığımız, tansiyonumuz gibi ne çok değerli döngü hali vücudumuz da hayat bulur ve yaşamamızın önemli etkenlerindendir. Akıllı insan hangi sınırlar içinde yaşama müdahil olacağını bilir ve bu ölçülere, değerlere bağımlı yaşar, tabii olur, tartışması ya da toleransı yoktur, yaratılışımız bu şekilde, böyledir.
Somut olan, bedenimiz, vücudumuza dair bir serzenişim ya da yorum yapma halinde değilim. Benliğimiz, kişiliğimiz oluşmuşsa, yetişkin, bilinç sahibi olma yoluna girmişsek, işte önerim tam da bu anlardan sonrasına dair. Huzurlu, kendinle barışık, duygulardan uzaklaşmadan ama aklımızla hareket edip kararlar aldığımız nihayetinde mutlu bir hayata müdahil bir yaşamda olmayı arzu etmişsek, alışkanlıklarımız ne olursa olsun bağımlı olmayacağız. Bağımlılık ile uyuşturucu yıkıcılığı birbirlerinden çok uzak değiller. Tavır, davranış, tarz ve tutum hallerimizde dahi tekrar ve sürekliliğe düşme halimiz devam ederse bu durum dahi bağımlılık gibi zararlar getirir. An itibarıyla, olaya, duruma göre, meseleye, probleme göre, günlük yaşam akışı içerisinde ki etkenlere göre bakar, görür, duyar, izler, kararlar alır, tavır belirleriz. Tavrımız ve kararlarımız belirgin ve bilinir hale gelmişse bir nevi bağımlılıktır ki, tehlikeli ve büyük yıkımlara sebep olabilir büyük kaybedişlerin kapısını aralayabilir.
İnsan için en büyük kazanımlardan olsa gerek sabır ve sakinlik hali. Acele kara verme dürtüsü ve telaşla alınan kararlar çok kez fiyasko sonuçlara gebedir. Argo da sayılabilecek “fiyasko” kelimesini nötr manada kullandım ki, çok defa fiyasko dediğimiz sonuçlar nötr değil, büyük kayıplarında başlangıcı, geri dönüşü çok zor olan yola girme halidir. İnsan tutum ve davranışlarında bağımlı olmamalı diye bir savı açıklamaya, yorumlamaya çabalarken, her gün aynı koltukta oturma tercihimiz ya da hafta sonlarına dair giyim seçimimizde ki aynılık değil, bu ve benzeri tercih ve seçimlerimiz değil, alakalı değil, ilgili değil. Her olay, mesele, hayata geçirilen realite kendine has bir karaktere sahip olduğundan yine yeniden irdelemek, yorum getirmek farklı bir bakış açısıyla bakmak ve sentezini çıkartmak gerekir. Ezber ve tekrarlarda da yeniden düşünüp değerlendirme gerekmeyen sıradan hale gelmiş günlük döngülerdir. Düşünme, analiz, kıyas gerektiren her durum, olay, meselede ezber de süreklilikte yoktur olmamalıdır, insanın aklını, düşünme yetisini inkârdır, sıradanlaşmak herkesleşmek, ilkelleşmektir.
Kendinle barış içinde kendinle barışık sulh içinde yaşayacaksın. Sevip sevileceksin de, sevmelerinde dahi bağımlı olmayacaksın, bağımlılık içeren her ne varsa bertaraf haline getirmek için çaba gösterip uğraşacaksın. Konuşurken dinlendiği, anlaşıldığı kadar enerji tüketip, dinleyici iken de söz dalaşma olmadan, tekrara düşmeden saygıyla ve mütebessim bir çehreyle yerinde duracaksın. İnsanın ruhsal olarak kendi duruşunu, kişiliğini, meziyet ve hasletlerini yok kabul edip bağımlılık davranışlarına tabii olması, tavır ve tarza sahip olması, ne feci, ne büyük yıkım, ölüm değil ama ölmeden yok oluş.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın