Yoğun sıcakların yaşandığı yaz mevsimini yaşıyoruz, yüksek sıcaklıkları yaşadığımız günlerimizde mevsim normallerinde. Aşırı kalabalık ortamlar, toplu taşıma gibi bir arada oluşlarımızın mecburiyetten olduğu günlerdeyiz. Kış mevsimi ve baharlar da çekiliyor da, yaz sıcaklarında kötü kokular, ter kokusu hiç çekilmiyor, çokça itici ve iğrenç. Ter kokmamak adına ilk önlemlerimizin başlıcaları; duş almak ve deodorant ve parfüm kullanmak. Abartmamak kaydıyla güzel bir koku esintisi kendi özgüvenimizi sağladığı gibi çevremizi rahatsız etmemenin rahatlığını yaşıyoruz.
İnsan olarak çevremizi rahatsız etmemek adına, sevimli, sempatik, seviyeli görünmek adına parfüm kullanırız da, tüm konuşma ve hareketlerimizde, tutum ve davranışlarımız da “AR” kokmayız, etik bir izlenim bırakmak adına uğraş vermeyiz. Parfümlü olmak özellikle sıcaklarda çok istenir, aranır. Ar-füm hayatımızın tüm günleri, anları, tüm aşamaların da gerekli ve ehemmiyetli. İnsanın ter kokusu yaymamak adına güzel kokular yayması doğru bir tercih, uygulamadır. Ekonomik zorlukları olmayan vasat durumda ki her insan bir parfüm ya da deodorantla çirkin koku yayma eksikliğinden kurtulur, sıyrılır. İnsanın ar sahibi olması, etik değerlere sahip ve saygılı, adalet terazisi dengeli halde yaşamasının ise yıl, mevsim, ay, gün, saatle bağı yoktur, süreklilik ister. An olsun, birkaç saat olsun istisnası yoktur, muaflığı yoktur. Ar sahibi olmanın bir başka kıyas hali ise parfüm gibi para karşılığı satışa sunulmaz, doğal yollardan birkaç çiçek taşıyarak güzel kokmak sağlanmaz. Ar sahibi olmak, süreçle at başı koşar, süreklilik ve sürece bağlılık ve geliştirme ister.
Ar kokan bir insanın çevresine güven verdiği, itimat kazandırdığı, güvenirlilik katsayısını sürekli yükselttiği de en önemli yükselişidir. Ar kelimesi ile kavramı ile alakadar bu yazıyı kaleme alırken dikkatinizi çekmiştir ya da ben belirteyim ki; cinsiyet, yaş, millet, inanç, aidiyet, fiziki sahiplikler, zenginlik, kariyer ve diğer düşündüğünüz neler varsa etkisizdir. Adab-ı muaşeret kuralları, kaideleri neredeyse dünya nüfusunun ekseriyetle kabul ettiği, enternasyonal yazılı olmayan anayasamız, kurallarımızdır. Hurafe ve eklemeleri göz ardı edersek, adab-ı muaşeret kuralları ile semavi dinlerin istedikleri çelişkili hale girmez. Din ve mezheplerin istedikleri, ibadetleri, ödüllendirme ve cezalandırma şekilleri farklı olsa da, edep, ar, ahlak tektir, tüm dünya insanlarını kapsar. Tüm dünya da yaşayan insanlarla birebir görüşme konuşma şansım olmadığı gibi realitede de pek mümkün değil. Ar dediğimiz iki harfli bu kısa kelime aynı zamanda, utanma duygusunu ifade eder. Ar etmek; utanması olan, sıkılması olan, utangaç, sıkılgan demektir. İlk insandan bu yana utanma duygusu bizlere iliştirilmiş, karakterimize perçinlenmiş en önemli kazanımımız. Parfümsüz dolaşmayalım da, ar-fümsüz asla, insan olduğumuz, yaratık değil, farklılığımız fark edilsin.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın