Birçok insan yorgun. Bazıları hayattan o kadar sıkılmış ki artık hiçbir anlam hissedemiyorlar.
Hayatın anlamı nedir? sorusu insanın varoluşsal bir sorusudur.
Bir insan hayatın anlamını görmüyorsa?
Hayatın yaşamaya değer olup olmadığına karar vermek için, başarılı bir hayatın "nasıl" mümkün olduğu değil, hayatın "nasıl" anlamlı olduğu sorusuna cevap bulmalı. Hayatın tüm çirkin yanlarına, yıllar içerisinde yaşanan kayıplara, ıstıraplara, korkulara, kırgınlıklara, hayal kırıklıklarına, acılara, umutsuzluklara, geçiciliğe, ölüme rağmen yaşamaya değer mi?
‘Nasıl?’ yaşamaya değer diye sormak önce ruhun intiharı demektir.
Nasıl sorusu koşullara işaret eder ve hayatı zorlaştırır.
Neden sorusu ise anlam katar ve koşulların toleransını sağlar.
Yaşamak için bir nedeni olan herkes neredeyse her nasıla katlanabilir hale gelir.
"Neden" düşüncesinin ardından, insanları en derin krizlerde ve en büyük acıda bile devam etmeye iten şey ise anlamın temeli olarak bir neden var.
Ama daha fazla neden göremiyor ise ve bulamıyorsa, o zaman ne olacak? İnsan neden devam eder?
Nedeni, üstün anlamı olmasa bile? Anlamsız bir hayattan çok ölmekten korktuğu için mi? Bir zamanlar hayatına verdiği anlamı kaybetmiş olsa bile buna değer mi?
Değer, çünkü hayat her şeye rağmen bir armağandır ve kıymetlidir.
İnsan çaresiz kaldığında hayattan ne beklediğinin değil hayatın ondan ne beklediğinin önemli olduğunu bilmeli.
Hayat, insandan hayatın sorularını doğru cevaplanmasını, hayatın her bireye verdiği görevlerin yerine getirilmesi, saatin talebinin yerine getirilmesi için sorumluluğunu üstlenmesini ister.
Ama insan ya (artık) göremezse ya da hayatın ondan ne beklediğini görmek istemezse? Ya soruları duyarsa ve bıktığı için cevaplamak istemezse, saatin görevlerini ve taleplerini yerine getirmekten yorulduysa?
Ya anlam kaybedilirse?
Anlamsızlık karşısında yaşayabilir mi?
Ve böyle nasıl yaşanır?
Amaçsız, değersiz, yönelimsiz, hedefsiz, görevsiz. Umutsuz, hayaller olmadan, arzu olmadan. Aşksız, sevgisiz. Sevinçsiz, mutluluksuz. Bağlantı olmadan. İnançsız. Sosyal, manevi, duygusal ihtiyaçlar olmadan.
Yerine getirmeden?
Kalp olmadan, kalbe ve ruha dokunan bir şey olmadan?
Tam bir ilgisizlik içinde.
Sadece var olarak mı?
Yaşamak için başka bir sebep var mı?
Ancak evrenin düzeniyle uyum içinde yaşayabilmek, olumsuz etki ve tepkilerinden, beklentilerinden ve tutkularından arınmak ve dış kaderine kayıtsız kalabilmek, hayatın değişken akıntılarına karşı sakinlik tek gerçek mutluluk demektir.
"Gölgesinde oturamayacağını bilmesine rağmen ağaçlar diken, en azından hayatın anlamını kavramaya başlamıştır.’
Rabindranâth Tagore
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG
VE AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın