İnsan varoluşundan bu yana, ne nasıl niye gibi soruları hep sorar olmuş ve yaşamdaki varlığı devam ettikçe de soracak, sormaya devam edecektir. Sorun asıl odur ki, soruların sorulmaması. Dünya denen büyüklük ve bazı bilimsel kaynakların milyondan fazla canlı türünden bahsettiği ve her canlının diğeri ile ilişkilendirildiği muazzam düzenek, kurulmuş döngü insan aklının yalın haliyle tam çözümünden tamamıyla uzaktır. Her nesil, her kuşak çaba gösterip, puzzle gibi tamamlayarak belki binde birlik tanımını başarabilecektir.
..
Bir gün ölüm bir insanın karşısına çıktı ve dedi ki:
- Bugün, senin son günün.
- Ama ben hazır değilim. Dedi insan
Ölüm:
- Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır.
İnsan:
- Peki o zaman, gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim.
Ölüm: tabi ki.
İnsan, ölüme kahve ikram etti.
Ve onun kahvesine birkaç uyku hapı attı...
Ölüm kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı...
İnsan, ölümün listesini aldı ve ismini,
ilk sıradan silip listenin sonuna yazdı.
Ölüm uyandıktan sonra şöyle dedi:
- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım.
Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır.
Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiçbir zaman değişmezler...
Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştır. Papağan itiraz eder ve güzelleşir. Ama karga Yaradan'ın rızasından memnun kalır. Bugün papağan kafeste, karga ise özgür...
Her olayın arkasında öyle bir hikmet vardır ki, belki sen hiçbir zaman anlayamazsın.
O halde:
Hiçbir zaman Yaradan'a neden? Deme!
Her şey günlük hayatında sana fayda verir.
..
Düzen, düzenek, sistem çok büyük, evet. İnsan aklı bunu çözmeye yetmez, evet. Bir evet daha diyeceğim var ki; insanlar bilgi ve görgülerini birleştirme, görgü, bilgi ve yetisine sahiptirler ve yaradan bu özelliği de insana bahşetmiştir. İnsan ömrü, insan yetenekleri, insan aklı yetersiz kalsa da hep uğraş vermeli ve sonuçları defaten denemelerle kesinliğe ulaştırıp sentezini oluşturmaya devam etmeli, akıllı bir yaratılan olmanın hakkını vermelidir.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın