Zafer bayramımızın haklı coşkusu ve gururunu yaşadığımız günümüz. Ne mutlu bizlere ki hayatları pahasına bu güzel ülkeyi bize yar etmiş, özgür ve bayrağımız gönlerde bize bırakmışlar. Kronolojik olarak önce ve sonrasına ait çokça bilgiyi aktarmam benim için çok kolay, ben daha da kolay olanı yaptım. Kırk yıldan fazla arkadaşlığım olan Sevgili “Neşe Özdağ”ın sosyal medya hesabından çok hoşuma giden bir aktarımı yazıma ekleyeceğim. Yazı yaşananların satırlarla buluşması mı, kurgu mu, bende bilmiyorum. Gerçek olan satırlara aksetmemiş, günümüze gelememiş yüz binlerce buruk yaşanmışlığın yer aldığı öykülere sahibiz.
<<Anaaaa....!
Zaferin üzerinden 95 yıl geçmiş, 96.yıldönümündeyiz.
O devrin aslanlarının yazdığı Anadolu destanı, bir türkü dillerde, uzaklardan zar zor duyulan bir çığlık, inceden biraz mahcubiyet çokça minnet ve bir o kadar da dua gönüllerde...
“Taaruz emrinden sonra 15 gün say, Allah’ın izniyle İzmir’de olacağız!” diyen inanç ve azim abidesi ; taarruz emrinden 14 gün sonra İzmir’e girdiğinde: ”Bir gün ile yanıldım ancak bu yanılgının suçu bende değil düşmandadır” diyecek; Konak Meydanı’ndan bütün sömürgeci sırtlanlara , Türkiye Cumhuiyeti’nin özgür ve tam bağımsız olduğunu haykıracaktır.
İşte bu haykrışın 15-20 gün evvelidir; baba büyük oğlunu çağırır ; ona bir mavzer ve 7 tane de fişek verir, alnından öper hamile eşini ve beş yavrusunu koklayarak , helallik alır her birinden, ayrılmak çok zor gelir et ile tırnak misali...Ancak daha mühim olan vatandır ve her şeyden kutsaldır,değerlidir.Oğul der:”Anneni ve kardeşlerini evden uzakta sana gösterdiğim yamaçta sakla ve koru ,sen de sürekli tepe gerisini gözle, eğer on- onbeş gün içerisinde gözlediğin tepeden al bayrağımızı göremezde yerine gavurun bayrağını görürsen bil ki,ben Allah’ın rahmetine ulaştım ; hemen geri dön ve geride bıraktıklarımın namert eliyle kirlenmelerine müsaade etme oracıkta sen al canlarını ve en son sen de gel yanımıza.....”Oğul duraksar ve yutkunur: ”Ya al bayrağımızı görürsem tepede?”diyerek yaşlı gözlerle bakar babasına.”İşte o vakit çıkın saklandığınız yerden koşun var gücünüzle O’na doğru çünkü o gelenler “Kemal’in Askerleri”dir.Bil ki baban da onlarladır” der ve oniki yaşındaki çocuğunun üzgün bakışları arasında ilerler ve kaybolur...
İşte bu ufacık çocuğa; “Anaaa,bizimkiler anaaa,kurtulduk anaaa,babamlar geliyor anaa,Kemal’in Askerleri bu gelenler anaaaaa!”çığlıkları attıran bir muazzam zaferin yıldönümündeyiz...Kulaklarıma uzaktan çalınan,zar zor duyabildiğim çığlık bu işte. Anaaaa.....Kemal’in Askerleri anaaa.....
Minnet doluyuz bu çığlığı attıran ecdada;duada gönüllerimiz ,dillerimiz biliyorum ve inanıyorum ki onlar Yaradan’ın inayetine,övgüsüne mazhar olmak suretiyle zaten ödüllerin en kıymetlisine sahipler ; ezcümle fazladan payeye ihtiyaçları yoktur elbet ; ancak sanırım ki,uğruna canlarını hiçe saydıkları torunları onları layıkıyla ansın isterler...Bu yüzden işte burukluğum ve mahcubiyetim.
Başta ezeli ve ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm Kemal’in Askerlerini,kahraman analarımızı,bacılarımızı kısacası kanını ve terini topraktan esirgemeyip bu yurdu bize ilelebet vatan yapan ecdadımızı saygı,minnet ve rahmetle anıyor aziz hatıralarını içimde sonsuza değin yaşatacağıma namus sözü veriyorum...
Tüm milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun .Nice senelere... Ne mutlu Türküm DİYEBİLENE...
Anaaaaa,bizimkiler.....!
Saygı ve sevgilerimle.....(Türk askeri bir dostumdan) >>
Hani içimiz burkulurken an dahi olsa tepeden Türk bayrağını gören çocuğun, gencin, içinde ki coşkuyu da yaşadık değil mi?
Mir Murat Demir
Yorum Yazın