ÖLMEDEN MEZARINIZI YAPTIRMIŞSINIZ NEDEN BÖYLE BİRŞEYE GEREK GÖRDÜNÜZ?
Bu sorumuz karşısında gözleri doluyor, sesi titriyor…26 Ağustos 2021 yılında hayat arkadaşım canım eşimi kaybettim. 57 yıl boyunca hiç elini bırakmadım. Alzheimer hastalığına yakalanmıştı. Beykent Üniversitesi’nde tedavi görüyordu. Hastanede de kalp krizi geçirip beni bırakıp gitti…(Ağlmaya başlıyor…) O bir melekti… Kimseyi incitmez, insanlara yardımcı olmaktan büyük mutluluk duyardı… Her Cuma erkenden kalkar mezarına giderim… Onunla dertleşir sonra eve dönerim… Kadın bir çiçektir. O çiçeği incitenlere çok kızıyor ve lanet okuyorum. Ekranlardan sürekli kadın cinayeti haberlerini görüyoruz. Her gün kadın cinayetleri işleniyor. Bu cinayetleri işleyen ve kadına şiddet uygulayan insan olamaz. Bizi dünyaya getiren de bir kadın. Dinimiz ‘Cennet Anaların Ayağı Altındadır’diyor. Kadına inanılmaz değer veriyor. Yazık…Yazık vallahi yazık…İnşallah bu kadın cinayetleri terörü artık son bulur… Seven sevdiğine kıyamaz…
MEZARIM EŞİMİN MEZARINA 50 METRE UZAKLIKTA
Evet şimdi sorunuza cevap vereyim. Eşimi kaybettikten hemen sonra aldığım bir karardı. Eşimin mezarına 50 metre uzaklıkta boş bir yer buldum ve satın aldım. Oraya mezarımı yaptırdım. Eşimi ziyarete gittikçe mezarıma da bakıyorum.
Allah sağlıklı uzun ömürler versin Hikmet abi
Çok teşekkürler Habib’ciğim…
ÇOCUĞUNUZ VAR MI?
Evet Antalya’da yaşayan biir oğlum var. Birde canımdan çok sevdiğim bir torunum. Torunum ateş çok başarılı bir sporcu. Judo dalında katıldığı müsabakalardan altın madalya sahibi oldu. Geleceği parlak bir sporcu.
BENİM HOCAN YILMAZ GÜNEY’Dİ
SİNEMAYA NE ZAMAN NASIL BAŞLADINIZ?
Ben Erzurum’un Horasan İlçesi’nde astsubay baba ile ev hanımı kadının oğlu olarak dünyaya geldim. 11 kardeşin en büyüğü benim. Bizim o taraflarda 6 ay yaz,6 ay kış olur… Orada yaşam zordur. O zor şartlar altında 11 çocuğunu aldığı komik maaş ile geçindiren bir baba düşünün… Allah babama rahmet eylesin bizleri hiç kimseye muhtaç etmedi. Neyse İstanbul’a gelmiş çalışmaya başlamıştım. O dönem Yılmaz Güney ile tesadüfen tanıştık. Beni artist yapacağını söyledi. Ben o zaman fabrikada işçiydim. ‘Olmaz’ dedim. Yılmaz abi üstüme geldi. Nitekim 1969 yılında ‘Umutsuzlar’ filmi ile sinemaya ilk adımımı attım. Benim 9 parmaklı olmam dolayısıyla ‘9 parmaklı kiralık’ katil rolü vardı. Yılmaz abi ‘bana kötü bakar mısın?’ dedi. Bende kaşımı gözümü oynatarak bakmaya çalıştım. ‘Hayır’ dedi. Ne yapmam gerektiğini sordum. Beni bir ayna karşısına götürdü. ‘Oraya düz bak, yüzünü gözünü oynatmadan önüne doğru eğil’ dedi. Bende istediğini yaptım. ‘İşte ben böyle kötü adam istiyorum. Yüzünü gözünü bulaştıran adam olmasın istiyorum’ dedi. Benim hocam Yılmaz Güney'di. Türk sinemasında jön ölmez diye bir şey vardı. Jön gelir kötü adamı yok ederek, kızı alıp giderdi. Yılmaz Güney bunu yıktı. Kendisini o filmde öldürtmüştü. Yılmaz Güney’in dört filminde oynadım. Ondan sonra ardı ardına sinema filmleri teklifi almaya başladım.
YEŞİLÇAM OYUNCULARI NEDEN EKRANDA DEĞİLLER SİZCE?
Günümüz sinema sektöründe saygı da yok. Bizim gibi oyunculara da efsane yönetmenlere de saygı gösterilmiyor. Bir dizide oynamam için teklif geldi. Yapım şirketine gittim adam bana bölüm başına 1.500 TL teklif etti. Yani sette verilen en komik rakam. Yılların oyuncusuna layık görülen miktara baksanıza.1969 yılından beridir sinemanın içindeyim. Yüzlerce filmde oynadım. Benim gibi birçok Yeşilçam oyuncusuna vefasızlık yaplıyor. Bizim dönemimizin yapımcılarını ve yönetmenlerini saygıyla yad ediyorum. Onlar başka insanlardı.
SİNEMADAN UZAKLAŞIP BALIK SATTIM
BİR DÖNEM SİNEMADAN UZAKLAŞTINIZ BUNUN SEBEBİ NEYDİ, BU SÜREÇE NELER YAPTINIZ?
Evet Yeşilçam’da seks film furyası başlamıştı. Durum böyle olunca Silivri’de balıkçılık yapmaya başladım. Eşimde M.E.B bünyesinde memurdu. Daha sonra karı-koca omuz omuza verdik market işletmeye başladık. Marketten kazandığımız para ile kendimize arsa aldık ve ev yaptırdık. Yani marketten kazandıklarımızla ev sahibi olduk. 2 katlı evim var. Üst katında ben oturuyorum alt katını kiraya verdim. Kendi işimden emekli olmuştum. Emekli maaşım ve kiramla hayatımı idame ediyorum.
SİNEMADAN PARA KAZANDINIZ MI?
Sinemadan para kazanmadım. Yaptığımız işin karşılığında senet verilirdi. O senet ya ödeniyor, ya da ödenmiyordu. Ödense bile aylar sonra ödeniyor. Hiçbir yaramızı sarmıyordu. Ancak o dönem mertlik vardı. İşe olan aşk vardı. Biz sanat için çok fedakârlık yaptık. Onca zorluk içinde o kadar güzel filmler yapmışız ki… Hala büyük bir zevkle izleniyor. Düşünsenize Ürgüp’te çekilen merhum Cüneyt Arkın, Aytekin Akkaya ve benim rol aldığım ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ filmi ABD’de ders olarak kullanılıyor. Adamlar imkansızlıktan böyle bir filmin nasıl çekildiğini merak ediyorlar. Bu benim için bir gururdur.
YEŞİLÇAM’DA VEFA VAR MI?
Yeşilçam yok ki vefa da olsun Habib’ciğim… Bazı oyuncu arkadaşlarım sessiz bir avuç içi kadar insanın omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı. Bazı cenazelerde adamlar fotoğraf çekme yarışında. Cenazeye değil, sosyal medyasına fotoğraf çektirmek için gitmiş oraya. Bu olayları görünce çok kızıyorum. O nedenle gitmemeyi tercih ediyorum cenazelere. Fatma Girik, Cüneyt Arkın ve Temel Gürsoy’un cenazelerine katıldım sadece. Nejat Tosun’un cenaze töreninde tabutun önüne geçip benden poz vermemi istemişlerdi çok kızmış ve bu teklifi red etmiştim. O günden sonra da cenaze törenlerine pek katılmıyorum.
PEKİ BİRLİKTE KEYİF ALARAK OYNADIĞINIZ OYUNCULAR KİMLERDİR?
Rahmetli Yılmaz Güney ve Tarık Akan… Birlikte oynamaktan büyük keyif aldığım değerli oyunculardır.
TV’DE YAYINLANAN KENDİ FİLMLERİNİZİ İZLİYOR MUSUNUZ?
Hayır izlemiyorum. Çünkü izleyince çok üzülüyorum. O dönemki halimle şimdi ki halimi karşılaştırınca inanılmaz etkileniyorum. Ben TV’de ‘Gelinim Mutfakta’,MasterChef ve Surivor programlarını izliyorum. Bu programlarla kafamı dağıtıyorum açıkçası.
Bu keyifli sohbet için çok teşekkürler Hikmet bey…
Ben teşekkür ederim Habib bey
RÖPORTAJ: Habib BABAR
Yorum Yazın