Şimdiki hayat arkadaşından da üçüncü çocuğuna hamile. Hem de doktorların “Hamile kalamayacaksın” demesine rağmen... Tıbba inat bir kız çocuğu daha dünyaya getirmeye hazırlanan Niran Ünsal yaşadıklarını paylaştı bizimle. Ve tabii sizinle...
Zinde ve neşeli gördük sizi. Bunun sebebi ne?
İç dünyamla alakalı olmalı. Herkesin içinde bir çocuk vardır. O çocuğun öldürülmemesi gerektiğine inanıyorum. Ben de neysem oyum. Ruhumu müzikle besliyor, kulağımı kirletmemeye çalışıyorum.
Başınızdan çok şey geçti. Sıkıntıları üzerinizden atabildiniz mi?
Her şeyden önemlisi annemin vefatıydı. 2,5 yıl süren kanser süreci yaşadık. Pek çok yakınımı kaybettim ama hiçbiri, annemin ölümüyle yaşadığım acının üstüne çıkamadı. O dönem kendimle hesaplaştığım bir süreç oldu. Babamı kaybettiğimde çok üzüldüm, perişan oldum. Ama annemi kaybettiğimde yıkıldım. En acı tarafı onunla bir daha konuşamamak, dertleşememek, ona dokunamamak.
İki kızınız var. İlki, Kaan Canbağ’dan olan Hande (18), ikincisi oyuncu Peker Açıkalın’dan olan Şeker (11). Şimdi İbrahim Gugu ile birliktesiniz ve üçüncü çocuğunuza hamilesiniz. Nasıl karar verdiniz?
Benimkisi, tıbbın onaylamadığı bir gebelikti. Şöyle ki; korunmadığım halde hamile kalamıyordum. Doktora gittik, yumurtalık kanallarımın tıkalı olduğu anlaşıldı. Doktorlar, ancak ameliyatla ya da tüple hamile kalabileceğimi söylediler. Bu sonucu beklemiyordum, o an yıkıldığımı hissettim. Sonra İbrahim’le düşündük, canımız ne zaman isterse tüp bebek yaparız diye kararlaştırdık. Çocuk fikrini rafa kaldırıp kendimizi işimize verdik. Yani bu gebeliğimin nasıl olduğunu anlamadım. Hani denir ya “Allah’tan umut kesilmez” diye. Kesinlikle doğru. Her şey onun elinde. Bilimin dahi açıklayamadığı o kadar çok şey var ki! Onun varlığını ve kuvvetini anlamakla, bilmekle başlar aslında herşey. Hamile kaldığımı öğrendikten sonra kendime hep sordum, “Nasıl Yaratan’ı unutarak böyle bir gaflete düştüm” diye.
Doğumunuz, ilk albümünüz ve kızınızın doğumu ağustos. Bu bebeğiniz de ağustosta dünyaya gelecek. Enteresan değil mi?
Gerçekten enteresan. Hiç böyle düşünmemiştim.
Erkek mi yoksa kız mı istiyordunuz?
Önceleri erkek istiyorduk ama kız olduğunu öğrenince de havalara uçtuk. Hatta “Şanslı olanların çocukları kız olurmuş” diye de çok sevindik. Erkek olursa İbrahim Dera, kız olursa Liva Nur isimlerini koyacaktık. Liva ve Dera, peygamberimizin iki sancağının ismi. Nur ise annemin adı! İkisi bir araya gelince ortaya Liva Nur çıktı.
‘BELKİ DE EVLENMEYİZ’
Kızlarınız, hamilelik haberini nasıl karşıladı?
Şok geçirdiler. Çünkü onlar da benim hamile kalamayacağımı biliyorlardı. Bu olaya mucize gözüyle baktıkları için çok mutlu ve sevinçliler. Hande karnıma dokunarak “Miku ne yapıyor” diye soruyor. Şeker ise okuldan geldiğinde karnımın üzerine yatarak dinliyor. Çocuklarımın, eşim İbrahim ile de diyalogları çok güzel. Herkes birbirine nasıl istiyorsa öyle hitap ediyor.
Nikah yapacak mısınız?
Buna tam karar vermedik. İbrahim “Doğumdan önce de doğumdan sonra da evlenebiliriz” diyor. Karar verdiğimiz tek şey, evimizin bahçesinde ailelerimiz ve çok sevdiğimiz dostlarımızla sade bir törenle evlenecek olmamız.
Daha önceki evlilikleriniz sizin için ne anlam ifade ediyor?
Hiçbiriyle ilgili konuşmak istemiyorum. Hepsi benim için kapanmış defterler.
Çocuklarınız yaşadıklarınızdan etkilendi mi?
Yaşadığım olumsuzluklara çocuklarımı dahil etmedim. Koruma kalkanımla her zaman onları uzak tutmaya çalıştım. Hande de Şeker de fazla etkilenmediler, şükürler olsun. Zaten babalarıyla ilgili olumsuz konuşmadım hiç. Ben ne kadar anneleri isem, onlar da babaları. Elimden geldiği kadar çocuklarıma yarı anne, yarı baba oldum yıllarca. Bundan hiç de gocunmadım. Aksine, daha da güçlendim.
‘Biyolojik babalığın anlamı yok’
Çocuklar babalarını görüyorlar mı?
Tabii. Anne-baba ayrılığını yaşamış bir insan olarak “Babanızla görüşmeyeceksiniz” diyebilir miyim? Asla söylemem. Hande babasıyla görüşmek için çok çaba sarf etti ama iletişim sıkıntısı yaşadılar. Hande de kendi kararıyla görüşmüyor artık. Şeker ile babasının arasında herhangi bir sıkıntı yok. İbrahim ağabeyleri, yani eşim de zaten onlara yarı babalık yapıyor. Bir baba sorumluluklarını yerine getirmiyorsa, biyolojik baba olması anlam ifade etmez bence.
“Bir daha dünyaya gelsem...” dediğiniz oluyor mu?
Yine sanatçı olur, annemin, babamın ve çocuklarımın olmasını isterdim. Çocuklarımı hiçbir zaman hata olarak görmedim, onlar benim hayata tutunma sebeplerim.
Yeni albümünüzden konuşalım biraz da.
“Az olsun, öz olsun” diye ‘İnce Ayar’ adlı dört şarkılık maxi single’ı çıkardım. Hamileliğimin de bu sürece denk gelmesi bana ayrı bir mutluluk verdi. Albüm 1 ay önce çıktı, şu ana kadar yakaladığımız rakam 40 bin. 15 gün sonra müzik marketlere vereceğiz. Bundan sonraki albümüm ‘Best of’ olacak. Bir de bu yılın sonunda Avrupa ve Ortadoğu için bir albüm yapacağız. İlahi boyuttaki şarkılar yer alacak. Türkçe, Arapça ve İngilizce’den oluşan evrensel bir albüm düşünüyoruz.
Röportaj: Ömer Gören
POSTA
Yorum Yazın