Yanar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kapitalist emperyalizm ve içerideki işbirlikçileri tarafından öngörülen yeni Türkiye rehabilitasyonu için 12 Eylül darbesi adım adım uygulandı. Bu darbenin faturası, o dönemde olduğu gibi yine gençliğe kesildi. Farklılıklar kamplaştırıldı, bu kamplaşma sokaklara taşındı, kaos ortamı yaratıldı. Nihayetinde, 12 Eylül 1980’de darbe yapılarak yönetime el konuldu. Kamplaştırılan suçsuz gençler darağacına gönderildi, suçsuz oldukları anlaşılsa bile asılmaktan vazgeçilmedi.”
Darbenin ardından cezaevlerinde yıllarca tutulan birçok gencin suçsuz bulunduğunu ve beraat ettiğini belirten Yanar, darbenin ağır bilançosunu rakamlarla ifade etti:
“650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi hakkında idam talep edildi. 50 kişi idam edildi, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, binlerce öğretmen ve akademisyen işlerinden edildi, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.”
Yanar, 1982’de darbeci cunta tarafından hazırlanan anayasanın baskı altında halk oylamasına sunulduğunu ve %92 evet oyu ile kabul edildiğini hatırlatarak, bunun milli refleks ve direncin felce uğratılması anlamına geldiğini söyledi.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu 'nun yaşadığı mağduriyete de değinen Yanar, Yazıcıoğlu'nun cezaevinde 7,5 yıl tutulduktan sonra suçsuz bulunarak tahliye edilmesini hatırlatarak, onun şu sözlerine yer verdi:
“Sokakları, şehirleri bölüşemediklerimizle 2,5 metrekarelik hücreyi paylaştık. Gördük ki birbirimizden farkımız yok, hepimiz aynı kilimin desenleriyiz.” Yanar, Yazıcıoğlu’nun bu sözlerinin sonraki nesillere ışık tuttuğunu ve darbe süreçlerinin nasıl bozulacağına dair dersler içerdiğini vurguladı.
Yanar, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:“İçerideki kamplaşmalar, küresel odakların müdahalesine açık fay hatlarına dönüşüyor. Kenetlenmedikçe müdahale edilebilir olmaktan kurtulamayız. Darbe yapmak, milletin bağrına hançer saplamaktır ve affedilemez. Bu vesileyle dönemin tüm şehitlerini ve mağdurlarını rahmetle anıyorum.”
Yorum Yazın