ORGAN BAĞIŞI ASLEN BİR VASİYETTİR...
SAĞLIKBugüne kadar yaptığı nakil operasyonlarıya isminden sıkça söz ettiren Gaziosmanpaşa Tıp Fakülesi Organ nakil ünitesi sorumlusu Doç.Dr. Gürkan Tellioğlu,Habercaddesi’ne yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi verdi.Doç.Dr.Tellioğlu İstihbarat Şefimiz Emrah Babar’a konuştu.
Türkiye’de organ nakli başarı ile gerçekleştirilebiliyor mu?
Başarıdan neyi anladığınıza göre değişiyor bu sorunun cevabı. 20 yıl önce organ nakli cerrahisinin gerçekleştirilebilmesi bir başarı idi. Biriken deneyim ile artık cerrahi başarı ile sınırlandırmıyoruz bu kavramı.
Organ naklinde gerçek başarı organ yetmezliği ile mücadele eden hastaların organ nakli ile tedavi edilebilme oranıdır. Diğer bir ifade ile organ nakli için beklerken hayatını kaybeden insanlarımız başarısızlığımızın ifadesidir. Organ bekleme listelerinin her geçen gün kalabalıklaşmasına karşın gerçekleştirilen organ nakli sayılarının bu listeyi karşılamakta yetersiz kalması tüm dünyanın ortak problemidir. Organ nakli alanında ülkemizde dünya standartlarını belirleyen bir tıbbi başarıya ulaşmış durumdayız. Vefaten organ bağışını arttırarak hayatını kurtardığımız insanlarımızın sayısını arttırmak gerekiyor.
Biraz daha somutlaştırabilir miyiz mevcut durumu, kaç hasta organ bekleme listelerinde organ nakli için bekliyor?
En kalabalık liste böbrek nakli için bekleyen hastalardan oluşuyor. Yaklaşık 25.000 hasta var bekleme listesinde. Yılda ortalama 500 vefaten bağış neticesinde böbrek nakli yapıldığını göz önüne alırsak durumun vehameti net olarak ortaya çıkmış olur. Karaciğer nakli için bekleme listesi böbrekle kıyaslandığında daha az sayıda görünmekle birlikte, karaciğer nakli için bekleyen hastalar nakil olamadıklarında hayatlarını kaybettiği için liste böbrek bekleme listesi kadar kalabalıklaşma fırsatı bulamamaktadır.
Yılda ortalama 3000 böbrek nakli gerçekleştiriliyor ülkemizde. Bu rakamın 2500’ü canlı vericili böbrek nakli.
Batı dünyasında vefaten bağış konusunda en başarılı örnek İspanya’dır. Aynı bağış oranlarına ulaşabilsek ülkemizde sadece vefaten bağış sonucu 5000 civarı böbrek nakli gerçekleşebilir.
Organ bağışında bulunmak için ne yapılması gerekiyor?
Organ bağışı aslen bir vasiyettir. Sağlıklı iken yapılan bir vasiyet. Ölümden yaşam çıkarma ve hayat bağışlamaktır. Bizim kültürümüzde ölüm üzerine konuşmak kaçınılan bir durumdur. Yapılması gereken organ bağışında bulunan kişinin aile bireylerine bu vasiyetinden bahsetmesidir. Zira ölümün gerçekleşmesi halinde aile bireylerinin kararında bu vasiyetin etkisi büyük olacaktır. Teknik olarak organ nakil merkezelerine organ bağış birimlerine başvuruda bulunularak ulusal sisteme kayıt yaptırılabilir. Bu kayıtlar organ bağışını arttırmak için çalışanlara umut olmakta toplumun duyarlılığını rakamsal olarak ifade etmektedir.
Kişisel olarak sizin bu konuda çalışmalarınız var. Biraz bahseder misiniz?
Tedavisini gerçekleştirdiğimiz hastalarımızla yaşadığımız süreçler izler bırakıyor elbette. İnsanlarımızın organ bağışı ile neyin gerçekleştiğini bilmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Duygusal bir toplumuz. Bir çocuğun böbrek nakliyle eğitimine geri dönebildiğini, boyunun uzadığını, iş güç sahibi olup evlendiğini, çocuk sahibi olabildiğini anlatmamız lazım. Alışageldiği hayattan kopan yetişkinlerin hayata kaldığı yerden dönebildiğini, ikinci bir şans elde ettiğini göstermemiz lazım. Bağış kavram olarak bugünün insanı için çok sempatik bir kavram değil. Toplum her yaptığından bir çıkar elde etmelisin diye şekilleniyor. Bağış ise karşılıksız bir durum. Hayatın son bulduğu noktada bir başkasına yaşam vermek neden önemli olsun ki. İşte bu noktada organ bağışının toplumsal bir sigorta olduğunu anlatabilmek lazım. Her sağlıklı bireyin bir hasta adayı olduğunu, yarın bir organ yetmezliği gelişecek olursa topulumn bu konuya duyarlılığı sayesinde hayatta kalabileceğimizi anlatmak lazım. Kısacası toplumsal bir dayanışma ruhunu hayata geçirmek lazım. Zor olan da bu zaten. Benim bu noktada yaptığım organ nakli ile gerçekleşen mucizeleri, apansızın karşılaşılan organ yetmezliği durumunun kişinin dünyasında yarattığı sıkıntıları, tedavi süreçlerini bir kitapla aktarmak oldu. Tıbbi terminolojik ifadeler içermemesine özen gösterdim. Asıl olan insan hikayeleri idi.
Okuyucularımıza son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
İcat ettiğimiz arabaların hızı reflekslerimizin kontrol edemeyeceği bir seviyeye çıktı. Hayat kontrolümüzden çıktı sanki. Zaman hiçbir şeye yetmiyor. Rutin içinde kayboluyoruz her geçen gün. Psikiyatrik açıdan insanın hayatta kalmasını sağlayan en önemli yeteneklerinden birinin unutabilmek olduğu söylenir. Her yeteneğimizin suyunu çıkarmaktaki başarımız bu konuda da kendini gösteriyor. İnsan olduğumuzu da unutur hale geliyoruz. Biraz durmaya, durup düşünmeye ihtiyaç var. Sabah yatağından kalkıp iki ayağı üstüne durabilen, kahvaltıya oturup istediğini yiyip içebilen, yürüyüp koşabilen ve özgürce yaşayabilen insanların sahip oldukları zenginliğin farkına varmasına ihtiyaç var. Böylesi farkındalığı olan bireylerden oluşan bir toplum organ yetmezliği ile yaşam mücadelesi veren insanlarımıza kayıtsız kalmayacaktır. O zaman ölümden hayat çıkarmak, hayatı bağışlamak çok daha kolay olacaktır. Bu adımı atmak için enerjiye ihtiyaç duyanlar sekiz yaşında bir çocuğun böbrek nakli olduktan sonra böbrek nakli olmak nasıl birşey anlatır mısın sorusuna, düşünüp pırıl pırıl gözlerle;
- “Su içmek” demesini gözlerinin önüne getirsinler. O gözlerde herşey için enerji bulacaklar...
RÖPORTAj:Emrah BABAR
İlginizi Çekebilir