MÜKEMMEL BİR FİZİĞE SAHİBİM
RÖPORTAJSinema ve sahne onun en büyük aşkıydı… En büyük hayali filmlerde rol almak ve sahnelerde fırtınalar estirmekti… 1987 yılında başrollerini Fikret Hakan ve Necla Nazır’ın paylaştığı ‘O Bir Melekti’ isimli sinema filminde rol alarak oyunculuk hayalini gerçekleştirdi. Filmdeki başarılı oyunculuğu ve muhteşem güzelliğiyle yapımcıların dikkatini üzerine çekmeyi başaran Pınar Eliçe, ardı ardına gelen film teklifleriyle şöhretine şöhret kattı. ‘Son Gün Son Gece’, ‘Kuzgun’ ve ‘Şeytan Sofrası’ gibi birçok sinema ve dizide rol alan güzel oyuncu, 1972 eski Yugoslavya'da dünyaya geldi. Sinemanın yanı sıra müzik dünyasında da büyük çıkış yakalayan Pınar Eliçe, 1997 yılında Duydun Mu, 2000 yılında Alabora ve 2008 yılında Olur mu Olur isimli albümleri ile müzik severlerin gönlünde taht kurdu. Ünlü oyuncu ve şarkıcıyla dününü, bugününü konuştuk. Haydi buyurun keyifli sohbetimize…
BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?
Ben göçmen bir babanın Türkiye de doğmuş bir kızıyım. Köklerim Yugoslavya’dan geliyor. Annem babam ben 2 yaşındayken ayrılmış ben annem ve ananemle büyüdüm çocukluğumun ilk 7 yılı çok güzel ve rahat geçti sonrası dedemin iflas etmesiyle ve arkasından ölmesiyle maddi manevi sıkıntılar içinde geçti 7 yaşına kadar bale piyano dersleri aldım özel hocalar eşliğinde.
SANAT HAYATINIZ NASIL BAŞLADI?
Sanata çok küçük yaşlarda aşırı neşirdim. Çünkü ailemin içerisinde Türk sanat müziği ile uğraşan büyüklerim vardı. Ama ilk profesyonel anlamda 11 yaşında Fikret Hakan ve Necla Nazır ile ‘ O Bir Melekti’ filminde oynadım. İlk 11 yaşında profesyonel saat hayatına atılmış oldum. Sonrasında 15 yaşında sahneler başladı, 18 yaşında assolist oldum. Süregelen yılbaşında da her ne kadar sanatın içinden kopmuş olduğumu düşünse de aslında hep içindeydim hep vardım. Müjdat Gezen gibi çok değerli bir üstattan dersler aldım. Belli başlı dizilerde rol aldım. Ancak şarkı söylemek en büyük aşkımdı. Artık şarkıcılık ta kariyerimi belirlemeye başladım. O dönemler birçok sinema film teklifi almaya devam ettim. Dediğim gibi tercihimi sahneden yana kullandım. Geçtiğimiz günlerde yine bir sinema filmi teklifi aldım. Bu teklifleri ince eleyip, sıkı dokuyorum. Doğru insanlar ile doğru yerde olmak istiyorum. Oyunculukta benim için geçmişten gelen bir aşk… O yüzden de biraz da keyfe keder yapacağım için keyif alacağım bir projenin içeri sinde olmak istiyorum. Tabii ki tekliflere açığım gelen senaryolarda değerlendiriyorum. Ama şu ana kadar beni heyecanlandıran herhangi bir senaryo gelmedi. O yüzden de teklifi kabul etmedim. Zaten sahne çalışmalarım devam ediyor. Yoğunluğum ortada, o yüzden de önümüzdeki günler için belki düşünebilirim.
ÇOCUKLARIMI BÜYÜTTÜM, ŞİMDİ SIRA İŞİMDE
SİZ UZUN SÜRE SANAT HAYATINIZDAN UZAK KALDINIZ BUNUN SEBEBİ NEYDİ?
Aslında uzun süre ara verdim kelimesine çok katılmıyorum. Çünkü sonradan sanatçı olunmuyor. Siz gerek aktif, gerek pasif hayata geçseniz bile sanat anlamında ruhunuz sanatçıysa oturmuyor, üretiyor, o hayal ediyor, o var etmek için kendi dünyasında onu yaşıyor. Yani ben aslında ara verirken de çok iyi gözlemlerde bulundum. Aslında kendime yatırım yaptığım dönemler oldu. O arada çocuklarımı büyüttüm. İki tane evladım var biliyorsunuz! bir kız bir erkek onların sağlıklı büyümesi, onların bir aile ortamında aile sevgisi ve sıcaklığı içerisinde büyümesi benim için çok önemliydi. Şimdi artık onlar kocaman çocuklar oldu ve artık ben de inandığım ve sevdiğim ve tek bildiğim işimi yapmak için kolları sıvadım.
EVLİLİĞİM 7 YIL SÜRDÜ
EVLİLİĞİNİZ NE KADAR SÜRDÜ?
Ben yedi yıl evli kaldım. Eşim ile 2000 yılında tanıştık. 2007’de de ayrıldık. Yani 7 yıl sürdü… Bazen şu karmaşada kalabiliyorum ‘Acaba evlilik aşk evliliği olarak mı yapılmalı, yoksa mantık evliliği mi? Ben aşk evliliği yaptım. Demek ki aşk bazen evlilik için yeterli olmayabiliyor. Daha sonrasında anlaşamam azlık diyelim. Artık geçmiş geçmişte kaldı çok fazlada çocuklarımın babası sonuçta. Hani onu da suçlamak istemem. Eğer ortada bir ayrılık varsa tabii ki bununda sebebi %50 ellidir yani 50 benimse 50 de onun. Allah herkesin yolunu açık etsin. iyi bir insandır, güzel bir insandır, iyi bir babadır zaten evliliklerde önemli olan iyi yani iyi babayı seçebilmek. Çünkü bir gün siz ayrılabiliyorsunuz, ama arada evlatlar varsa onlardan boşanmıyorsunuz. İşte o yüzden de iyi bir baba teşekkür ediyorum kendisine…
ÇOCUKLARINIZLA İLİŞKİNİZ NASIL?
Çocuklarımla ilişkim tabii ki her ebeveyn yaşadığı inişli, çıkışlı bir ilişki… Ama sonuç itibari ile arada tabii ki koşulsuz sevgi var. Onların bana, benim de onlara … Artık onlar büyüdüler, kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. Ancak yine de manevi anlamda, maddi anlamda da onların her zaman arkasında durmak göreviniz. Bir anne olarak zaman, zaman tartışmalarımız oluyor. Kuşak çatışmaları diyoruz biz onlara… (Gülmeye başlıyor….) Ama ben onları anlayabiliyorum, onlarda bana saygılarını sevgilerini gösterip o şekilde davrandıkları için harika ve güzel bir ilişkimiz var. Onlarla seyahate çıkıyoruz, yemekler yiyoruz, bazen sohbet ediyoruz, bazen arkadaşlarıyla olan problemlerini anlatırlar, bazen ben problemlerimi anlatıyorum. Yani geçinip gidiyoruz… Şimdi ki nesil zor nesil. Gerçekten bizler gibi değiller…
ŞUAN MÜKEMMEL BİR FİZİĞE SAHİBİM
KISA SÜREDE ÇOK İYİ KİLO VERDİNİZ, NASIL BAŞARDINIZ BUNU?
(Gülmeye başlıyor…) Evet bayağı bir gündem oluşturdu galiba verdiğim kilolar. Ben hayatım boyunca hep balık etli bir bayandım. Yani bu çok uzun yıllar önce de böyleydi. Sonrasında çocuk doğurdum, belli bir yaş skalasına gelince de kilo vermekte bayağı zorlandım. Yeniden ekranlar, sahneler söz konusu olunca da kilolarım gözüme batmaya başladı. Kararlıydım kiloları verecektim. Hiç zaman kaybetmeden diyetisyene gittim. Diyetisyen bir yıl içinde 20 kilo verebileceğimi söyledi. Ancak benim öyle uzun süre bekleyecek vaktim yoktu. Çünkü zamanla yarışıyordum. Ekran ve sahne çalışmalarım başlayacaktı. Sonra bir kız arkadaşımın tavsiyesi zerine İzmir’de Dr. Ersin Aksu Küçük’e gittim 73 kiloydum. Başarılı bir ameliyat gerçekleştirdi. Ameliyattan sonra hem fiziken, hem de ruhen acayip kendimi toparladım. Yani şu an mükemmel bir fiziğe sahibim. Tabii düzenli sporumu yapıyor ve yiyeceklerime dikkat ediyorum.
AŞK SAĞLIKLI BİR İNSANIN HAYATINDA VAR OLMASI GEREKEN BİR DUYGU
AŞK HAYATINIZ NE DURUMDA?
Vallahi en büyük aşkım önce çocuklarım sonra işim… Aslında aşk sağlıklı bir insanın hayatında var olması gereken bir duygu. Ancak ben aşka inanmıyorum. Gerek kendi yaşadığım tecrübeler, gerek sosyal çevremde gördüğüm ilişki ve evlilikler… Aşkın bana biraz kendini rezil ettiren bir duygu olduğunu düşündürüyorum. Tabii ki aşksız da olmaz herhalde… O duyguyu bende tetikleyecek bir aşka ihtiyacım var. Evet bekliyorum o zaman gelebilir.
RÖPORTAJ: Habib BABAR
İlginizi Çekebilir